7 Kasım 2016

RIFAT DİYE BİRİ (1962)

HUNP: 8,2







Rıfat Diye Biri
-A Person Named Rifat-

Vizyon Tarihi : 1962

Hunp : 8,2

Orijinal Dil : Türkçe

Oyuncular :

Ayhan Işık Ayhan Işık Rıfat
Özcan Tekgül Özcan Tekgül Zişan
Semra Sar Semra Sar Lale
Hulusi Kentmen Hulusi Kentmen Zekai Baba
Süha Doğan Süha Doğan Zeynel
Mehmet Ali Akpınar Mehmet Ali Akpınar   Çete Elemanı
Ali Seyhan Ali Seyhan Çete Elemanı
Haydar Karaer Haydar Karaer Komiser Kemal
Asım Nipton Asım Nipton Binali
Hakkı Haktan Hakkı Haktan Çete Elemanı
Kaya Volkan Kaya Volkan Yılmaz (as Kaya Erçakar)
Muammer Gözalan Muammer Gözalan Adil
Mahmure Handan Mahmure Handan Anne (Lale)
Fadıl Garan Fadıl Garan Çingene Hakkı
Naci Saraç Naci Saraç Aleko
Tunç Başaran Tunç Başaran Sivri
Abdurrahman Palay Abdurrahman Palay Ayhan Işık (Ses)
Jeyan Mahfi Tözüm Jeyan Mahfi Tözüm Semra Sar (Ses)
Kemal Ergüvenç Kemal Ergüvenç Hulusi Kentmen (Ses)

Yönetmen
Senaryo
Yapımcı
Görüntü Yönetmeni
Süre
76 dk
Tür
Özellikler
Siyah Beyaz, 35 mm
Ülke
Türkiye
Etiketler













İşlemediği cinayetlerle suçlanan Rıfat’ın adalet arayışını konu edinir. Rıfat, eski sevgilisi Zişan’ın yönettiği suç şebekesi tarafından oyuna getirilir. İşlemediği bir dizi cinayet yüzünden hapse girer. Suçsuzluğunu kanıtlamak üzere hapisten kaçar. Lehine tanıklık edebilecek insanlara ulaşmaya çalışır. Fakat tanıklar o ulaşamadan birer birer öldürülür. Rıfat, yaralı hâlde sığındığı köşkte Lale ile tanışır. Olaylar geliştikçe Lale, Rıfat’ın en büyük yardımcısı olur. Ancak Rıfat'ın bilmediği bazı şeyler vardır. (Hüseyincan Eryılmaz)


Ayrıntılar:

‘Pictures at an Exibition; I. Gnomus. Vivo’ (1874) (Modest Petrovich Mussorgsky) (Orkestra düzenlemesi Maurice Ravel–1922).
Lale’nin odasında eli tabancalı bir yabancı var.
Rıfat; “Korkmayın, korkmayın. Telaşlanmayın da. Beni öldürmek istiyorlardı. Çaresiz buraya sığındım.”
Lale; “(Anlık bir duraklama ve) Yaralısınız, yardım edeyim.”
“ ‘Hisar Cinayeti’ faili Rifat cezaevinden kaçtı.” 29 Mart 1962 tarihli Milliyet Gazetesi’ndeki haber özellikle Bar’dakileri çok heyecanlandıracak.
‘Peter Gunn’ (1958/59) (Henry Mancini). ‘Kibar Pavyon’. Ünlü dansöz Zişan, ‘Kırbaçlı Dans’ını yapıyor. Acele ile oraya dalan Yılmaz’ın bakışlarındaki endişeyi hemen yakalamış. Soyunma odasında gazeteyi gösteren Ali Seyhan durumu özetliyor; “Kaçtığına göre muhakkak buraya gelir.” Genç kadının kararı; “Hemen B ar’ı boşaltın. Siz civarı kollayın. Gördüğünüz yerde, ne pahasına olursa olsun hemen temizleyin. Biz köşke gidiyoruz. İşiniz bitince gelirsiniz.”
O gece Rıfat’ı bir eczanede kurşun yağmuruna tutarlar. Zavallı Kalfa araya girince olan O’na oluyor. Yaralanan kahramanımız Lalelerin evine sığınır.
Genç kızın babası Adil bir seyahat şirketinde memurmuş. İyiliksever(!) Patron, Onları arabasıyla bir oraya bir buraya götürüyor. “Allah razı olsun Zeynel beyciğim, siz de olmasanız gezmek yüzü bize haram olacak adeta” diye teşekkür ettikleri kişinin amacı kızları ile nişanlanmak. Anne ve baba ‘kapılarına kadar gelen böyle hayırlı bir kısmeti’ kaçırmak istemiyorlar ama Lale, adamı sevememiş, oralı değil.
Rıfat’la karşılaşması hemen o akşam. Odasında Hemingway’in ‘Silahlara Veda’sı vardı. Sonraki ‘iki gece bir gün’ yaşayacakları roman kadar heyecanlı.
Belki bağırıp çağırırdı ama göz göze gelmelerinde nasıl bir mucize varsa yarasını sarıyor.
Delikanlı aceleci. ‘Onlardan’, yani Zişan’ın adamlarından önce Aleko’yu bulmalıymış. “Suçsuzluğumu ispat edecek tek insan.”
Dükkâna gittiklerinde kundura tamircisinin cesedi soğumaya başlamıştı bile! Artık iş başa düşmüş. ‘İdamlık Rıfat’ ne yapıp edip masum olduğunu kanıtlamak zorunda.
Sabaha karşı Galata Köprüsü’nde salep içtikleri o güzel sahnede olanları öğreniyoruz. Diyarbakırlıymış. Tahsil için geldiği İstanbul’da yaşadıkları pişmiş tavuğun başına gelenlerden az değil. “Hukuk’ta okuyordum. Bir gece arkadaşlarla Bar’a gitmiştik. Bilezikli Zişan diye bir kadın tanıdım orda. Gençtim, kapıldım bu kadına. Sonradan öğrendim, beyaz zehir ticareti yapıyorlarmış. Bir anda nefret ettim bu kadından. Çılgına döndü. İntikam almak için 3 kişiyi öldürtüp bu cinayetleri (oysa gazetede ‘tekil’ olarak yazılı) üstüme yıktı. Rakipleriydi Onlar.”
Memleketlisi Binali’nin oteline sığınırlar. Lale bir ara kaçar ama birkaç saat sonra geri dönüyor. “Tuhaf bir his var içimde. Senden ayrılmak istemiyorum.” Rıfat ise ‘hayatı pamuk ipliğine bağlı bir insan’. “Bu ölüm kalım savaşına seni de beraber sürükleyemem” dese de hiç ayrılmayacaklar.
İşin kötüsü eczanedeki kalfa ve kundura tamircisinin (Lale ve annesine göre ‘eskici’) ölümleri de delikanlının sırtında. “Bir çirkeften kurtulalım derken ötekine batıyor.” Binali bir kere de Zekai Baba ile görüşmesini söyler. “Eski polistir (oysa hâlâ görevdeydi). Baba adamdır. Suçsuz olduğuna inandırırsan sana bir yol gösterir.”
‘Zehirden şifa ummak gibi bir şey’ olduğunu bile bile Cinayet Masası Şefi ile buluşur. Yardımcısı Kemal diğer polislerle gelince paçasını zor kurtarıyor.
Binali’nin yakaladığı bir ipucu; “Çingene Hakkı diye biri varmış. Eskiden Zişan’ın yanında mal satarmış. Sonra atmışlar çeteden. Soruşturdum, şimdi Perşembe Pazarı’ndaki salapuryalarda sürünüyormuş. Bulursan bir şeyler öğrenebilirsin.”
Filmdeki çarpıcı sahnelerden biri olan mavna, kayık mezarlığı. İspirtocu’yu bulmuş. Tam haydutların saklandığı köşkün yerini söyletecekken Ali Seyhan uzaktan attığı bıçakla Hakkı’yı susturur. Buradaki sonuçsuz kovalamayı ‘Bir Sergiden Tablolar Süiti; IX. La Cabane Sur des Pattes de Poule’ (1874) (Mussorgsky) ile izliyoruz.
Son çare olarak gittiği Bar’da gizli bir uyuşturucu imalathanesi olduğunu anlar. Yumrukları Zeki Tüney’i konuşturuyor; “Yeniköy’ün üstünde, ağaçlar içindeki Köşk’teler (Hafize Hanım’ın Köşkü).”
Bu arada haydutlar Lale’yi kaçır. Otel’de çalışan Sivri, meğer çetenin adamıymış. Genç kızın götürüldüğü köşkte asıl patronu öğreniyoruz; İnanması güç ama Zeynel Bey!
‘Seyahat acentesi dümeniyle eroin kaçakçılığı yapan, cinayetlerle Rıfat’ın suçlanmasına neden olan kibar eşkıya’.
Kahramanımız artık kırmızı görmüş boğa gibi. Yılmaz ve Ali Seyhan’ı ayaklarından ağaca asmak; Bir ayna hilesiyle Hakkı Haktan’ı vurmak; Uzun süren korna sesiyle (1 dakika 41 saniye) köşktekilerin sinirlerini bozmak; Arabanın tamponunda çetenin has adamı Kalas’la son sürat eve girmek yaptıklarının bir kısmı.
Polislere teslim olmak istediğinde şaşırtıcı bir geçeği daha öğreniyoruz. Suçsuz olduğu biliniyormuş. Delil sağlamak için kaçmasına göz yummuşlar!
Filmin sonunda, üşüyen Lale’yi yakası kalkık Humprey Bogart trençkotunun içine alıyor.
Sirkeci’deki Şark Otel’in odası.
Lale; “Yaranız nasıl? Binali’den pamuk filan isteseniz de pansuman yapsak.”
Rıfat; “O kadar mühim değil.”
Lale; “Erkeksiniz tabii. Ben geçen gün patates soyarken parmağımı kestim de akşama kadar ağladım. Sonra annem bir daha mutfağa sokmadı beni.”
Rıfat; “Bu da işinize geldi tabii.”
Lale; “Sorar mısınız!”
Rıfat; “Benim de bir kız kardeşim vardı, Diyarbakır’da. O da iş yapmasını hiç sevmez, evde yalnız benim işlerimi yapardı.”
Lale; “Çok mu severdi sizi?”
Rıfat; “Çook. Arkamdan ne kadar ağladı ‘İstanbul’a gitme’ diye. Bense burda avukat olup suçsuz insanları savunacaktım. Talihe bak ki şimdi suçsuz olduğum halde kendimi bile savunamıyorum.”
(Yazan: Murat Çelenligil)


Kurgu
Sanat Yönetmeni
Semih Sezerli (Sanat Yönetmeni)
Yapım Ekibi
Niyazi Er (Yapım Amiri)

Adnan Uygur (Yapım Amiri)

Cafer Çelebi (Yapım Asistanı)

Ergun Sipahi (Yapım Asistanı)

Suat Önsu (Yapım Asistanı)
Post-Prodüksiyon
Cemil Orhon (Laboratuar Şefi)
Ses Ekibi
Metin Miroğlu (Senkron)
Firmalar
Uğur Film (Yapım)

Ören Film (Stüdyo)

Lale Film (Seslendirme)

Gürbüzer Film (Dağıtım Şirketi)

Nebioğlu Ofset (Afiş Basım)

Apa Ofset Basımevi (Afiş Basım)

Sine-Reklam (Reklam)

Kemal Borteçin Afiş - Reklam Bürosu

rifat_diye_biri_1962.jpgrifat_diye_biri_1962 (2).jpghttp://media.sinematurk.com/film/4/2a/c7a101ab2dc5/5528_4.jpg
 TESBİHNAME.COM

Hiç yorum yok: