HUNP: 7,4 Follow @filmnostalgi Tweet |
Son Tren
Vizyon Tarihi
: 1964
Hunp : 7,4
Orijinal Dil :
Türkçe
Oyuncular :
|
Tamer Yiğit | Rıdvan | |
|
Hülya Koçyiğit | Pelin | |
|
Neriman Köksal | Nevzat | |
|
Ulvi Uraz | Sahte Avukat İzzet | |
|
Reha Yurdakul | Komiser Nazım | |
|
Hüseyin Baradan | Çete Üyesi | |
|
Sami Hazinses | Müstahdem | |
|
Necdet Tosun | Balıkçı | |
|
Cevat Kurtuluş | Hakkı | |
|
İsmail Varol | ||
|
Ahmet Turgutlu | Akrepkuyruğu | |
|
Muammer Gözalan | Haşim | |
|
Mahmure Handan | Hizmetçi | |
|
Zeki Sezer | Emniyet Görevlisi | |
|
Osman Türkoğlu | Emniyet Görevlisi | |
|
Mustafa Yavuz | Çete Üyesi | |
|
Nusret Özkaya | Çete Üyesi | |
|
Jeyan Mahfi Tözüm | Hülya Koçyiğit Seslendirmesi | |
|
Nevin Akkaya | Neriman Köksal Seslendirmesi | |
|
Zafer Önen | Sami Hazinses Seslendirmesi | |
|
Agah Hün | Cevat Kurtuluş Seslendirmesi | |
|
Sadettin Erbil | Seslendirme | |
|
Rıza Tüzün | Muammer Gözalan Seslendirmesi | |
|
Cahit Irgat | Reha Yurdakul Seslendirmesi |
Yönetmen
|
|
Senaryo
|
|
Yapımcı
|
|
Görüntü Yönetmeni
|
|
Eser
|
|
Süre
|
93 dk.
|
Tür
|
|
Özellikler
|
Siyah Beyaz,
35 mm
|
Ülke
|
Türkiye
|
Etiketler
|
Dolandırıcılık çetesinin
eline düşen bir gencin mücadelesi anlatılır. Rıdvan, onu çaresizliğe sürükleyen
aşkından kurtulmak için bir avukattan danışmanlık almaya karar verir. Tereddüt
etmeden karşısına çıkan ilk hukuk bürosuna girer. Niyeti, onu altı ay cezaevinde
tutmaya yetecek bir suç işlemektir. Oysa avukatın karısı Nevzat, genç adamın
bütün hayatını değiştirecek güçtedir. Rıdvan’ın hikâyesini kocasıyla birlikte
dinleyen kadın, onu akşam yemeğine davet eder. Genç adamın itirazlarına kulak
asmadan gece evinde kalmasını sağlar. Rıdvan gecenin ilerleyen saatlerinde
nasıl olduğunu dahi anlamadan bir cinayet zanlısı oluverir. Nevzat’ın eline
tutuşturduğu silâhla, onun işaret ettiği bir adamı vurmuştur. Çaresizlik
içindedir. Ya yıllarca hapiste kalacak ya da bütün hayatının kontrolünü
Nevzat’a bırakacaktır. (Ayşe Adlı)
Ayrıntılar:
‘Kinderszenen Op.15, No.7;
Tráumerei’ (1838) (Robert Schumann).
Yalova İskelesi’nde iki âşık.
Pelin; “Neniz var Rıdvan Bey? Ben sizin küçücük arkadaşınız değil miyim? Söyleyin bana.”
Rıdvan; “Bu öyle bir dert ki…”
Pelin; “(Bir dert ki yürekler acısı//Bir dert ki düşman başına//Gönül yarası desem değil//Ekmek parası desem değil//Bir dert ki anlatılır gibi değil). Orhan Veli’nin bu şiiri de nerden geldi aklıma. Korkuyorum Rıdvan Bey… İçimde çok kötü şeyler olacak gibi bir korku var. Beni bırakmayın ne olur, bırakmayın.”
Rıdvan; “Zavallı çiçeğim benim. Asıl seni bırakmadığım zaman en büyük korku başlayacak.”
Aynı adlı romanın (‘Son Tren’-Esat Mahmut Karakurt) (1954-İnkılâp Kitabevi) (3. basım 1960) ilk uyarlaması.
İstanbul. Eylül’ün ilk günleri. Bankalar Caddesi’ndeki Karakaşlılar Ha nı. Avukat İzzet Akman, yazıhanesinde, Tab Hunter’dan da güzel bir delikanlının anlattıklarını hayretler içinde dinliyor.
“İsmim Rıdvan Şaner. Sorbonne talebesiyim. 15 gün evvel tahsilimi yarım bırakarak Paris’ten geldim. Beni 6 ay müddetle hapishanede alıkoyabilecek bir suç işlemek için yol göstermenizi istiyorum. Lütfen müşkülümü halledin borcum neyse öderim.” Konuşmaları bir köşede sessizce dinleyen ‘refikası’ Nevzat duruma el koyar. “Beyhude uğraşma İzzet, delikanlının söylemek istediği şeyi dur ben sana açıklayıvereyim. Bir kadını seviyor bu delikanlı ve sevdiği kadının aşkından kurtulabilmek için hapishaneye girmek istiyor.”
‘Kadınlar, kendilerine ait şeyleri, hisleriyle o kadar çabuk keşfediyorlar ki’.
Delikanlı, sarışın (romanda siyah-boyalı-saçlı) afet Nevzat Hanım’ın, yaşamını değiştirecek akçalı ve yataklı planlar yaptığını nereden bilsin. “Bu akşam soframızda bulunmanızdan hem kocam hem de ben çok memnun olacağız. Belki ıstıraplarınıza bir çare buluruz.”
İzzet, ‘müvekkilleriyle görüşmesi olduğu’ için geç gelecekmiş!
[‘Katilin Kızı’ (1964) filmindeki] ‘34 DK 420’ plakalı araba ile Çamlıca’daki Köşk’e gidiyoruz. Bir yerde çay içme önerisini parasızlığı nedeniyle reddediyor Rıdvan. (Avukat parasını nasıl verecekti acaba)! Romanda, Nevzat’ın zorlaması ile bir berberde saçlarını kestirir.
Bu arada Onları daha yakından tanıyoruz.
Rıdvan… 29 yaşında. İstanbullu. Kimsesi yok. Babası eskiden doğu vilayetlerinde vali imiş. (‘Çok namuslu, dürüst bir memur olduğundan’ miras olarak 160 lira bakkal borcu bırakabilmiş ancak). İktisat eğitimi için 6 yıl kaldığı Paris’te, tam sınavları verip memlekete dönecekken (kitapta ‘evli’) bir Fransız kadınla beraber olmuş. İstanbul’a gelişi bu aşktan kurtulmak için.
Nevzat… 42 yaşında ama 30 gösteriyor. Ne isterse yapan ve yaptırabilen bir kadın. Evlerindeki her şey (Rıdvan’a vereceği, kocasının güvey pijaması bile) O’nun parası ile alınmış. Yaşlı İzzet’le ‘mühim bir mesleği ve değerli bir kafası olduğu için’ evlenmiş. Sonradan avukatlığın da sahte olduğu ortaya çıkıyor. Hizmetçilerin (biri hariç) tümü erkek. Nedenini şöyle açıklıyor; “Kadınlar kadınlara hizmet etmesini bilmezler de ondan.” Özellikle Akrep Kuyruğu adlı sadık uşağın yatakta da hizmeti var!
O gece İzzet eve gelmez (aslında orda ama ‘plan’ gereği gözükmemiş). Rıdvan da sis nedeniyle vapur olmadığı için gidemez. Sabaha doğru, Nevzat açık bir gecelikle delikanlının odasına geliyor. Rıdvan daha ne olduğunu anlamadan Onları yakalayan Akrep Kuyruğu ile dövüşmek zorunda kalır. Çok usta bir bıçak atıcısı olan uşağı, Nevzat’ın verdiği silahla vuruyor. Genç kadının neden ateş etmediğini çok sonra anlayacaktır.
“Adanalı milyoner Haşim Bey’in kızıyla evlenecek genci buldum.” Çete elemanlarına söylenen bu sözler ne dolaplar çevrildiğini gösteriyor.
“Ya işlediğin cinayetin mesuliyetini yüklenerek polise gideceksin veya seni kurtarabilecek bir kadının arzularını yerine getireceksin.” Koşulu da; Haşim Bey’in kızı Pelin’le evlenecek Rıdvan. “Evleneceksin ama benden ayrılmayacaksın. Haftanın bir gecesi muhakkak benim olacaksın.” Daha olaylı gece bitmeden amacına ulaşır!
Birkaç gün sonra delikanlıyı Yalova-Termal Otel’e giderken görüyoruz. Filmde pek anlaşılmıyor, Eminönü’nde 3 odalı bir de yazıhane tutulmuş. Herkese Fransa’dan yeni dönen bir işadamı olduğu söyleniyor. Nevzat, ‘kız tarafını’ da garantiye almış. “Bursa’da kalacaklarını öğrenince İstanbul’dan hareket ederek oturdukları (kaldıkları dese daha doğru olurdu) otele gittim ve hemen o akşam gayet samimi bir ahbaplık tesis ederek kıza senden uzun uzun bahsettim. Yalova’dan ayrılmadan evvel kızı evlenmeye ikna etmiş olman lazım.”
Pelin… 21 yaşında. Annesi senelerce önce ölmüş. “Öyle güzel, masum ve ince ki insan yüzüne bakarken, incineceğinden korkuyor.” Babası İrmikoğlu Haşim Bey de Rıdvan’ı çok beğenmiş.
İlerleyen günlerde planda olmayan bir şey olur. İki genç birbirlerini çok sever. “Dikkat et Rıdvan Bey, ben sana sadece ‘bu kızla evleneceksin’ dedim. ‘Kalbini vereceksin’ demedim.”
Peppino Di Capri’nin söylediği ‘Piccatura (Peccatrice)’ (1964) (Faccenna / Vancheri). Elele yürürlerken, kanalda koşarken ve dans ederken ne kadar mutlular.
Balık delisi Hakkı ve (filmde adı geçmeyen) Sami Hazinses ile balıkçı çiftçi Necdet Tosun, gergin sahneler sonrasına neşe katıyorlar (romanda üçü de yok).
Rıdvan, Çamlıca Köşkü’ne birkaç Cuma gitmemesinin karşılığının Haşim Bey’e arkadan atılacak bir bıçak olacağını düşünebilseydi keşke. Bunu yapanın Akrep Kuyruğu olması delikanlının üstündeki yükü alır ama Pelin’in babası geri gelmiyor.
‘Murder, Inc.’ albümündeki (1960) (Irving Joseph) ‘Bad Day In Brooklyn’.
Nevzat ve Rıdvan’ın her konuşması sanki birer özdeyiş.
Arabayla Çamlıca’daki köşke giderken.
Nevzat; “Ama delikanlı unutma ki gururun fazlası da ahmaklıktır.”
Rıdvan; “Azı da zillettir Hanımefendi.”
Evde votka içip konuşurlarken.
Rıdvan; “Anlaşılması o kadar güç bir kadınsınız ki siz.”
Nevzat; “Anlaşılması güç kadın anlaşılması kolay kadından daha iyidir. Her değer, ona sarf edilen emekle ölçülür.”
(Yazan: Murat Çelenligil)
Yalova İskelesi’nde iki âşık.
Pelin; “Neniz var Rıdvan Bey? Ben sizin küçücük arkadaşınız değil miyim? Söyleyin bana.”
Rıdvan; “Bu öyle bir dert ki…”
Pelin; “(Bir dert ki yürekler acısı//Bir dert ki düşman başına//Gönül yarası desem değil//Ekmek parası desem değil//Bir dert ki anlatılır gibi değil). Orhan Veli’nin bu şiiri de nerden geldi aklıma. Korkuyorum Rıdvan Bey… İçimde çok kötü şeyler olacak gibi bir korku var. Beni bırakmayın ne olur, bırakmayın.”
Rıdvan; “Zavallı çiçeğim benim. Asıl seni bırakmadığım zaman en büyük korku başlayacak.”
Aynı adlı romanın (‘Son Tren’-Esat Mahmut Karakurt) (1954-İnkılâp Kitabevi) (3. basım 1960) ilk uyarlaması.
İstanbul. Eylül’ün ilk günleri. Bankalar Caddesi’ndeki Karakaşlılar Ha nı. Avukat İzzet Akman, yazıhanesinde, Tab Hunter’dan da güzel bir delikanlının anlattıklarını hayretler içinde dinliyor.
“İsmim Rıdvan Şaner. Sorbonne talebesiyim. 15 gün evvel tahsilimi yarım bırakarak Paris’ten geldim. Beni 6 ay müddetle hapishanede alıkoyabilecek bir suç işlemek için yol göstermenizi istiyorum. Lütfen müşkülümü halledin borcum neyse öderim.” Konuşmaları bir köşede sessizce dinleyen ‘refikası’ Nevzat duruma el koyar. “Beyhude uğraşma İzzet, delikanlının söylemek istediği şeyi dur ben sana açıklayıvereyim. Bir kadını seviyor bu delikanlı ve sevdiği kadının aşkından kurtulabilmek için hapishaneye girmek istiyor.”
‘Kadınlar, kendilerine ait şeyleri, hisleriyle o kadar çabuk keşfediyorlar ki’.
Delikanlı, sarışın (romanda siyah-boyalı-saçlı) afet Nevzat Hanım’ın, yaşamını değiştirecek akçalı ve yataklı planlar yaptığını nereden bilsin. “Bu akşam soframızda bulunmanızdan hem kocam hem de ben çok memnun olacağız. Belki ıstıraplarınıza bir çare buluruz.”
İzzet, ‘müvekkilleriyle görüşmesi olduğu’ için geç gelecekmiş!
[‘Katilin Kızı’ (1964) filmindeki] ‘34 DK 420’ plakalı araba ile Çamlıca’daki Köşk’e gidiyoruz. Bir yerde çay içme önerisini parasızlığı nedeniyle reddediyor Rıdvan. (Avukat parasını nasıl verecekti acaba)! Romanda, Nevzat’ın zorlaması ile bir berberde saçlarını kestirir.
Bu arada Onları daha yakından tanıyoruz.
Rıdvan… 29 yaşında. İstanbullu. Kimsesi yok. Babası eskiden doğu vilayetlerinde vali imiş. (‘Çok namuslu, dürüst bir memur olduğundan’ miras olarak 160 lira bakkal borcu bırakabilmiş ancak). İktisat eğitimi için 6 yıl kaldığı Paris’te, tam sınavları verip memlekete dönecekken (kitapta ‘evli’) bir Fransız kadınla beraber olmuş. İstanbul’a gelişi bu aşktan kurtulmak için.
Nevzat… 42 yaşında ama 30 gösteriyor. Ne isterse yapan ve yaptırabilen bir kadın. Evlerindeki her şey (Rıdvan’a vereceği, kocasının güvey pijaması bile) O’nun parası ile alınmış. Yaşlı İzzet’le ‘mühim bir mesleği ve değerli bir kafası olduğu için’ evlenmiş. Sonradan avukatlığın da sahte olduğu ortaya çıkıyor. Hizmetçilerin (biri hariç) tümü erkek. Nedenini şöyle açıklıyor; “Kadınlar kadınlara hizmet etmesini bilmezler de ondan.” Özellikle Akrep Kuyruğu adlı sadık uşağın yatakta da hizmeti var!
O gece İzzet eve gelmez (aslında orda ama ‘plan’ gereği gözükmemiş). Rıdvan da sis nedeniyle vapur olmadığı için gidemez. Sabaha doğru, Nevzat açık bir gecelikle delikanlının odasına geliyor. Rıdvan daha ne olduğunu anlamadan Onları yakalayan Akrep Kuyruğu ile dövüşmek zorunda kalır. Çok usta bir bıçak atıcısı olan uşağı, Nevzat’ın verdiği silahla vuruyor. Genç kadının neden ateş etmediğini çok sonra anlayacaktır.
“Adanalı milyoner Haşim Bey’in kızıyla evlenecek genci buldum.” Çete elemanlarına söylenen bu sözler ne dolaplar çevrildiğini gösteriyor.
“Ya işlediğin cinayetin mesuliyetini yüklenerek polise gideceksin veya seni kurtarabilecek bir kadının arzularını yerine getireceksin.” Koşulu da; Haşim Bey’in kızı Pelin’le evlenecek Rıdvan. “Evleneceksin ama benden ayrılmayacaksın. Haftanın bir gecesi muhakkak benim olacaksın.” Daha olaylı gece bitmeden amacına ulaşır!
Birkaç gün sonra delikanlıyı Yalova-Termal Otel’e giderken görüyoruz. Filmde pek anlaşılmıyor, Eminönü’nde 3 odalı bir de yazıhane tutulmuş. Herkese Fransa’dan yeni dönen bir işadamı olduğu söyleniyor. Nevzat, ‘kız tarafını’ da garantiye almış. “Bursa’da kalacaklarını öğrenince İstanbul’dan hareket ederek oturdukları (kaldıkları dese daha doğru olurdu) otele gittim ve hemen o akşam gayet samimi bir ahbaplık tesis ederek kıza senden uzun uzun bahsettim. Yalova’dan ayrılmadan evvel kızı evlenmeye ikna etmiş olman lazım.”
Pelin… 21 yaşında. Annesi senelerce önce ölmüş. “Öyle güzel, masum ve ince ki insan yüzüne bakarken, incineceğinden korkuyor.” Babası İrmikoğlu Haşim Bey de Rıdvan’ı çok beğenmiş.
İlerleyen günlerde planda olmayan bir şey olur. İki genç birbirlerini çok sever. “Dikkat et Rıdvan Bey, ben sana sadece ‘bu kızla evleneceksin’ dedim. ‘Kalbini vereceksin’ demedim.”
Peppino Di Capri’nin söylediği ‘Piccatura (Peccatrice)’ (1964) (Faccenna / Vancheri). Elele yürürlerken, kanalda koşarken ve dans ederken ne kadar mutlular.
Balık delisi Hakkı ve (filmde adı geçmeyen) Sami Hazinses ile balıkçı çiftçi Necdet Tosun, gergin sahneler sonrasına neşe katıyorlar (romanda üçü de yok).
Rıdvan, Çamlıca Köşkü’ne birkaç Cuma gitmemesinin karşılığının Haşim Bey’e arkadan atılacak bir bıçak olacağını düşünebilseydi keşke. Bunu yapanın Akrep Kuyruğu olması delikanlının üstündeki yükü alır ama Pelin’in babası geri gelmiyor.
‘Murder, Inc.’ albümündeki (1960) (Irving Joseph) ‘Bad Day In Brooklyn’.
Nevzat ve Rıdvan’ın her konuşması sanki birer özdeyiş.
Arabayla Çamlıca’daki köşke giderken.
Nevzat; “Ama delikanlı unutma ki gururun fazlası da ahmaklıktır.”
Rıdvan; “Azı da zillettir Hanımefendi.”
Evde votka içip konuşurlarken.
Rıdvan; “Anlaşılması o kadar güç bir kadınsınız ki siz.”
Nevzat; “Anlaşılması güç kadın anlaşılması kolay kadından daha iyidir. Her değer, ona sarf edilen emekle ölçülür.”
(Yazan: Murat Çelenligil)
Ses Ekibi
|
Tuncer Aydınoğlu
(Ses Kayıt)
|
Firmalar
|
Acar Film (Yapım)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder