HUNP: 8,0 Follow @filmnostalgi Tweet |
Paylaşılmayan Sevgili
Vizyon Tarihi
: 19-2-1964
Hunp : 8,0
Orijinal Dil :
Türkçe
Oyuncular :
|
Tanju Gürsu | Kemal | |
|
Muhterem Nur | Nevin | |
|
Filiz Akın | Müjgan | |
|
Parla Şenol | Mjde | |
|
Renan Fosforoğlu | Avukat | |
|
Meriç Başaran | ||
|
Jeyan Mahfi Tözüm | Filiz Akın Seslendirmesi | |
|
Adalet Cimcoz | Muhterem Nur Seslendirmesi | |
|
Nezihe Güler | ||
|
Muzaffer Yenen | Yargıç | |
|
Toron Karacaoğlu | Tanju Gürsu Seslendirme | |
|
Faik Coşkun |
Yönetmen
|
|
Senaryo
|
|
Yapımcı
|
|
Görüntü Yönetmeni
|
|
Müzik ekibi
|
Fehmi Ege (Müzik
Ekibi)
|
Firmalar
|
Artist Film
(Yapım)
|
Apa
Ofset Basımevi (Afiş Baskı)
|
|
Süre
|
84 dk.
|
Tür
|
|
Özellikler
|
|
Ülke
|
Türkiye
|
Etiketler
|
Bir çocuğu doğuran mı
yoksa büyüten mi gerçek annedir sorusuna cevap aranır. Kemal, büyük bir
beklenti ile gerçekleştirdiği ilk evliliğini bitirmek zorunda kalır. Mahkemenin
babasına verdiği küçük bebeği Müjde’yle birlikte Adana’dan İstanbul’a gelir.
Eski hayatı gibi çocuğunun annesi de artık çok geridedir. Komşusunun kızı
Müjgan’la aralarında başlayan dostluk zamanla aşka dönüşür. Küçük kızı öz
annesi gibi benimseyen genç kadın, Kemal’in hayal kırıklıklarını da tamir
etmiştir. Ancak bir daha görmeyeceğini sandığı eski karısı yıllar sonra ortaya
çıkar. Kadın Müjde’yi, onu almak istemektedir. Kemal ve Müjgan korku içindedir.
İki anne arasındaki tercihi mahkeme yapacaktır. (Ayşe Adlı)
Diğer:
19.2.1964 çarşamba günü
Yeni Taksim sinemasında gösterime girmiş.
Ayrıntılar:
‘Mantovani Film Encores’
(1957) uzunçalarındaki ‘My Foolish Heart’ (1949) (Victor Young / Ned
Washington).
‘Kızları’nın yaş günü.
Kemal; “Bu iyiliği, bu düzeni hep sana borçluyum karıcığım. Sana sevgimi, minnetimi ne yapsam anlatamam. (Bir kolye almış) İstedim ki bugünden yarına hatıra kalsın.”
Müjgan; “Biliyor musun Kemal, Müjde’nin böyle günlerinde zaman zaman kendi kendime ‘dünyada bizden daha mesut aile var mıdır’ diye soruyorum. Fakat bir gün saadetimizin üzerine bir gölge düşebileceği korkusu beni ürkütüyor.
Ne kadar haklı olduğunu kısa sürede anlayacağız.
‘The Divided Heart’ın (1954) bir Yeşilçam uyarlaması.
‘The Alamo’daki (1960) ‘Overture’ (Dimitri Tiomkin / Paul Francis Webster) ile denize giderken izlediğimiz Soylu ailesi; Kemal, Müjgan ve küçük ‘kızları’ Müjde. En büyük yardımcıları, her işe koşan Emel.
Günleri sevgi dolu. Annenin ‘kızını’ gecelik giydirerek yatırmasında bile ‘Unchained Melody’ (1955) (Alex North / Hy Zaret) yumuşaklığı var. Üzücü olaylar (şimdilik) aileye dokunmadan geçiyor gibi. Fabrikadaki kazan patlaması (neyse ki ölen yokmuş) da öyle.
İnanmak zor fakat bu ‘büyük’ mutluluk, postacının getirdiği ‘küçücük’ bir mektupla un ufak olacaktır: ‘Öz anne’ Nevin, Müjde’yi görmek istiyor.
Kahramanlarımızı, mahkeme sırasında daha yakından tanıyoruz. Yıllar önce Kemal, Adana’da bir fabrikada 2. Müdür. ‘Gide gele orada çalışan Nevin’i beğenmiş, evlenmişler’. Daha iki ay geçmeden anlaşmazlık başlamış. Tek ümitleri doğacak bebekleriydi. Fakat getirdiği saadet pek kısa sürmüş. Mahkeme, çocuğu babasına vermiş. Ayda bir görmek Nevin’in hakkı ama Kemal ‘naklini istemiş’, adres de bırakmayınca, nereye gittiklerini yıllarca öğrenememiş genç kadın.
Müjgan’ın Kemal’le tanışması İstanbul’da. “İlk gördüğüm an beğendiğimi hissettim. Yalnız yaşıyor, gözü ufacık çocuğundan başka bir şey görmüyordu… İçine kapanık yaşamı beni O’na daha çok itiyordu.”
Delikanlı da Müjde’nin bakımı için tuttuğu kişilerden hoşnut değil. ‘İyi niyet ve gayretin de yetmediğini anladığı için ikinci bir evliliği aklına bile getirmek istemiyor’. Müjgan’ın sevecen yaklaşımı ile düşüncesi değişir. Evlenmişler. Üçü de mesut.
Aradan 3-4 yıl geçer.
Sonuçta Nevin hakkını istiyor. Mahkemede 10 günlük beraberlik kararı; Evden feryat içindeki ayrılış; Genç kadının yürek parçalayan ‘sevgi mücadelesi’; Hayvanat Bahçesi; Lunapark; Kâğıt Helva. Birbirlerine ısınacak, alışacaklar. Tabii ‘kan çekecek’!
Müjde, aileye bırakılır ama Müjgan’ın Kemal’a söyledikleri farklı; “Benim hayatta bağlandığım sen varsın. Ya O’nun? Güvendiği, kuvvet aldığı bir yavrusu olmasın mı?”
‘The Story Of A Starry Night’ (1941) (Jerry Livingston / Al Hoffman / Mann Curtis). [Tchaikovsky’nin ‘6 numaralı Si minör (Pathetique) Senfonisi Op.74: I. Adagio-Allegro non troppo’nun (1893) bir yorumu].
Kemal; “Size para vereyim gidin buradan. İmkânsız olan bir şeyi istemeyin benden.”
Nevin; “Ben O’nun annesiyim. Kızımı görmekten hiçbir surette beni alıkoyamazsınız.”
Kemal; “Müjde sizi tanımıyor. Müjgan’ı da öz annesi biliyor. Hakikati öğrenince dünyası yıkılacak… Sen öz annesin. Daha fedakâr olmalısın. Bunca yıl sonra çıkıp dünyamızı yıkmamalısın. Sonra aramızda bir yabancı gibi olacak. Aldattığımız için hepimize düşman kesilecek. Hangimize evlat olacağını şaşıracak… Müjde şimdi çok mesut. Hiçbir şeyi eksik değil.”
Nevin; “Anlamıyorsun, bari hiç konuşma. Bir annenin kalbini oyuncaklarla bir tuttunuz.”
(Yazan: Murat Çelenligil)
‘Kızları’nın yaş günü.
Kemal; “Bu iyiliği, bu düzeni hep sana borçluyum karıcığım. Sana sevgimi, minnetimi ne yapsam anlatamam. (Bir kolye almış) İstedim ki bugünden yarına hatıra kalsın.”
Müjgan; “Biliyor musun Kemal, Müjde’nin böyle günlerinde zaman zaman kendi kendime ‘dünyada bizden daha mesut aile var mıdır’ diye soruyorum. Fakat bir gün saadetimizin üzerine bir gölge düşebileceği korkusu beni ürkütüyor.
Ne kadar haklı olduğunu kısa sürede anlayacağız.
‘The Divided Heart’ın (1954) bir Yeşilçam uyarlaması.
‘The Alamo’daki (1960) ‘Overture’ (Dimitri Tiomkin / Paul Francis Webster) ile denize giderken izlediğimiz Soylu ailesi; Kemal, Müjgan ve küçük ‘kızları’ Müjde. En büyük yardımcıları, her işe koşan Emel.
Günleri sevgi dolu. Annenin ‘kızını’ gecelik giydirerek yatırmasında bile ‘Unchained Melody’ (1955) (Alex North / Hy Zaret) yumuşaklığı var. Üzücü olaylar (şimdilik) aileye dokunmadan geçiyor gibi. Fabrikadaki kazan patlaması (neyse ki ölen yokmuş) da öyle.
İnanmak zor fakat bu ‘büyük’ mutluluk, postacının getirdiği ‘küçücük’ bir mektupla un ufak olacaktır: ‘Öz anne’ Nevin, Müjde’yi görmek istiyor.
Kahramanlarımızı, mahkeme sırasında daha yakından tanıyoruz. Yıllar önce Kemal, Adana’da bir fabrikada 2. Müdür. ‘Gide gele orada çalışan Nevin’i beğenmiş, evlenmişler’. Daha iki ay geçmeden anlaşmazlık başlamış. Tek ümitleri doğacak bebekleriydi. Fakat getirdiği saadet pek kısa sürmüş. Mahkeme, çocuğu babasına vermiş. Ayda bir görmek Nevin’in hakkı ama Kemal ‘naklini istemiş’, adres de bırakmayınca, nereye gittiklerini yıllarca öğrenememiş genç kadın.
Müjgan’ın Kemal’le tanışması İstanbul’da. “İlk gördüğüm an beğendiğimi hissettim. Yalnız yaşıyor, gözü ufacık çocuğundan başka bir şey görmüyordu… İçine kapanık yaşamı beni O’na daha çok itiyordu.”
Delikanlı da Müjde’nin bakımı için tuttuğu kişilerden hoşnut değil. ‘İyi niyet ve gayretin de yetmediğini anladığı için ikinci bir evliliği aklına bile getirmek istemiyor’. Müjgan’ın sevecen yaklaşımı ile düşüncesi değişir. Evlenmişler. Üçü de mesut.
Aradan 3-4 yıl geçer.
Sonuçta Nevin hakkını istiyor. Mahkemede 10 günlük beraberlik kararı; Evden feryat içindeki ayrılış; Genç kadının yürek parçalayan ‘sevgi mücadelesi’; Hayvanat Bahçesi; Lunapark; Kâğıt Helva. Birbirlerine ısınacak, alışacaklar. Tabii ‘kan çekecek’!
Müjde, aileye bırakılır ama Müjgan’ın Kemal’a söyledikleri farklı; “Benim hayatta bağlandığım sen varsın. Ya O’nun? Güvendiği, kuvvet aldığı bir yavrusu olmasın mı?”
‘The Story Of A Starry Night’ (1941) (Jerry Livingston / Al Hoffman / Mann Curtis). [Tchaikovsky’nin ‘6 numaralı Si minör (Pathetique) Senfonisi Op.74: I. Adagio-Allegro non troppo’nun (1893) bir yorumu].
Kemal; “Size para vereyim gidin buradan. İmkânsız olan bir şeyi istemeyin benden.”
Nevin; “Ben O’nun annesiyim. Kızımı görmekten hiçbir surette beni alıkoyamazsınız.”
Kemal; “Müjde sizi tanımıyor. Müjgan’ı da öz annesi biliyor. Hakikati öğrenince dünyası yıkılacak… Sen öz annesin. Daha fedakâr olmalısın. Bunca yıl sonra çıkıp dünyamızı yıkmamalısın. Sonra aramızda bir yabancı gibi olacak. Aldattığımız için hepimize düşman kesilecek. Hangimize evlat olacağını şaşıracak… Müjde şimdi çok mesut. Hiçbir şeyi eksik değil.”
Nevin; “Anlamıyorsun, bari hiç konuşma. Bir annenin kalbini oyuncaklarla bir tuttunuz.”
(Yazan: Murat Çelenligil)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder