24 Kasım 2016

ŞEHİRDEKİ YABANCI (1962)

HUNP: 7,7







Şehirdeki Yabancı

Vizyon Tarihi : 1962

Hunp : 7,7

Orijinal Dil : Türkçe

Oyuncular :

Nilüfer Aydan Nilüfer Aydan Gönül
Göksel Arsoy Göksel Arsoy Aydın
Talat Gözbak Talat Gözbak Mustafa Bakırcı
Reha Yurdakul Reha Yurdakul Selami Ağaçlıgil
Ali Şen Ali Şen Şerafettin Toraman
Erol Taş Erol Taş Nazif Usta
Hasan Ceylan Hasan Ceylan Recep
Orhan Çubukçu Orhan Çubukçu Sabri
Abdullah Ataç Abdullah Ataç Rahmi Bey
İclal Genç İclal Genç Selami'nin Annesi
Nusret Özkaya Nusret Özkaya Cafer
Ateş Tekin Ateş Tekin Çetin
Çolpan İlhan Çolpan İlhan Seslendirme
Kemal Ergüvenç Kemal Ergüvenç Hasan Ceylan Seslendirmesi
Nezihe Becerikli Nezihe Becerikli İclal Genç Seslendirmesi
Sami Ayanoğlu Sami Ayanoğlu Erol Taş Seslendirmesi
Abdurrahman Palay Abdurrahman Palay   Göksel Arsoy Seslendirmesi
Hayri Arlı Hayri Arlı Abdullah Ataç Seslendirmesi
Sacide Keskin Sacide Keskin Seslendirme
Ahmet Sert Ahmet Sert Recep'in Adamı
Sadettin Erbil Sadettin Erbil Reha Yurdakul Seslendirmesi
Jeyan Mahfi Tözüm Jeyan Mahfi Tözüm   Nilüfer Aydan Seslendirmesi
Sadri Alışık Sadri Alışık Orhan Çubukçu Seslendirmesi
Osman Alyanak Osman Alyanak Ali Şen Seslendirmesi

Yönetmen
Senaryo
Yapımcı
Görüntü Yönetmeni
Eser
Süre
80 dk
Tür
Özellikler
Siyah Beyaz, 35 mm
Ülke
Türkiye
Etiketler










Yaşadığı topluma yabancılaşan ve yalnızlaşan bir mühendisin öyküsü anlatılır. İngiltere’deki eğitimini tamamlayan Aydın, memleketi Zonguldak’a döner. Maden ocağında mühendislik yapmaya başlar. Yaptığı ilk kontrollerde kullanılan maden direklerinin sağlam olmadığını fark eder. Yapılan işleri durdurarak gazetede bu durumu eleştiren bir yazı yayınlar. Bunun üzerine maden ocaklarına direkleri satan Mustafa Bey’le arası bozulur. Bir süre sonra maden ocağında bir göçük yaşanır ve Mustafa Bey suçlu bulunur. İhale de Aydın’ı İngiltere’de okutan Selami Bey’e verilir. Mustafa Bey, Selami Bey’in eşi Gönül’ün Aydın’ın eski sevgilisi olduğunu öğrenir. Bu ilişkiyi kullanarak Aydın’dan intikam almaya çalışır. (Meltem İşler Sevindi)


Ayrıntılar:

Jenerikte, ‘Fakir Bir Kız Sevdim’ (1966) filminden anımsadığımız ‘Lohengrin Operası’nın (1848) (Richard Wagner) 3. perde prelüdü.
Selami Ağaçlıgil ve Aydın.
Selami; “Ee, anlat bakalım, İngiltere’de, kömürün nasıl çıkarıldığından başka bir şey öğrendin mi?”
Aydın; “Öğrendim! Birlikte yaşayan insanların, birlikte mesut olabileceğini, nasıl çalışmaları ve dayanışmaları gerektiğini öğrendim.”
Selami; “Vay vay vay! Ne dediğini anlamıyorum ama herhalde iyi şeyler söylüyorsun.”
Aydın; “Beni yıllarca okutup yetiştirdiniz Selami Abi. Babam öldü bana babalık ettiniz. Size çok şey borçluyum, biliyorum.”

60’lı yıllar ve karaelmas kenti Zonguldak. Etrüsk Gemisi’nin (sonradan jilet oldu) bağlı olduğu iç liman. Maden Mühendisi Aydın, yurt dışındaki eğitimini tamamladıktan sonra doğup büyüdüğü Zon guldak'taki Maden İşletmesi'ne atanmış. Yüreği vatan ve bir genç kızın sevgisiyle dolu.
Yıllarca önce, madenci babası Reşat Usta ve Ağaçlıgillerin villasında hizmetçi olarak çalışan annesi Gülsüm ölünce, bölgenin varsıl kişilerinden Selami Bey "Bu çocuğu ben okutacağım" demiş. Yıllar sonra, genç mühendisi karşılayıp evine götürüyor. Aydın orada, hiç beklemediği bir durumla karşılaşır. Büyük aşkı Gönül, şimdi velinimeti Selami Bey’in karısı!
"Ben bir kız hatırlarım, iki örgü saçı, tebessümü gözlerimin önünden hiç silinmez. Ailesi çok fakirdi ama ne yapıp yapıp O’nu enstitüye göndermişlerdi. Babasının, O’na, siyah bir okul önlüğüyle bir kolalı yakadan daha gösterişli bir giyim yapacak kudreti yoktu. Fakat O, gene de muhitin en güzel kızıydı. Kimsenin haberi olmadan gizli gizli buluşurduk. Geleceğe dair hayaller kurardık." (İngiltere’ye, tam da 60’lı yıllara uygun “Memlekete faydalı bir insan olup döneceksin”sözleriyle uğurlanır).
Ama "Bazı şeyler insanın elinde değil”. Babası öldükten sonra yapayalnız kalmış Gönül. “Senden de haber alamıyordum. (Bunun nedenini filmden öğrenemiyoruz). Uzun müddet çok sıkıntı çektim. Mesut bir hayata hasret kalmıştım. Sonunda Selami Bey’in karısı olmayı kabul ettim. Benden yaşlıydı. Bir de çocuğu vardı. Ama başıma daha da fena şeyler gelebilirdi. Her şeye rağmen hayatıma bir kurtarıcı olarak girmişti." Ancak, filmin sonuna doğru “Aç kalmalı, dilenmeli gene de beklemeliymişim seni, ömrümün sonuna kadar. Gelmesen de beklemeliymişim” diyecektir.
‘Die Meistersingervon Nürnberg’ Operası uvertürü (1868) (Richard Wagner) ile indiğimiz Maden’deki ilk incelemelerde, destek için kullanılan direklerin uygun olmadığı anlaşılır. (Bu hatalı direkler nedeniyle, sonraki günlerde bir de göçük olacaktır). Film boyunca hep dostluğunu göreceği Nazif Usta ile İşletme Müdürü Rahmi Beye giderler. O da pek ilgilenmeden Orman İşletmesi’nden tüccar Mustafa Bakırcı’ya gönderir. Direkleri, madene O veriyormuş.
‘Die Walküre-Ride of theValkyries’(1856) (Richard Wagner).50’lerin çok bilinen ‘Willys jeep’i ile orman yolunda giderlerken Nazif Usta anlatıyor. “Ne dalavereci heriftir o bilemezsin. Kaç şikâyet oldu bu direk işinde. Ormandan aldığı iyi direkleri başka tarafa gönderir, bozukları bize. Bir ara düzeltir gibi yapar sonra gene bildiğini okur.”Aydın’ın dediği gibi “Kabahat, O’na bildiğini okutanlarda”.
Mustafa Bakırcı direk işini alışı ‘siyasi’. Partinin kuruluşu sırasında çok para sarf etmiş. Tüccar Şerafettin Toraman da bu bölgede partinin en faal elemanı. ‘Menfaatler insan canından daha üstün’. Şehir Lokali’nde gazeteci Sabri’yi de yanlarına almışlar “Demek mühendis bey tüm memleketi değiştirecekmiş” diye alay ediyorlar. Kahkahalar atarak. Aydın'ın başı bu kişiler nedeniyle çok ağrıyacak ilerde.
Direk işini kurcaladıkça ‘Aydın’ yalnızlaşıyor. (Ama Nazif Usta hep yanında).
Selami bile başka havada.Yardımcı olmayı bırakmış. “Boş veer! Bütün bunlar bana vız gelir. Balığımı avlar keyfime bakarım. Sen de rahatının kaçmasını istemiyorsan ne başkasının işine burnunu sok, ne de başkasının derdini kendine dert edin.”
Deniz kenarındaki bu ‘eğitici’ konuşmanın bire bir benzeri ‘Jennifer 8’de (1992) komiser yardımcıları John Berlin-Andy Garcia ile Freddy Ross-Lance Henriksen arasında ve toplumsal kısmı seri cinayetlere kaydırılmış olarak tekrarlanacaktır.
Şerafettin Toraman, cami yapımı ve genelev gibi insanı şaşırtan, çok farklı iki işten ‘nasipleniyor’. Bir kahveye oturup “Efendim! ‘Bir günah işlediyseniz, bir camiye taş taşıyın’ diyor Osmanı Zinnureyn efendimiz” gibi sözlerle cami için para toplanmasını hızlandırmaya çalışırken, biraz sonra adamı Recep’in “Benli Nazmiye’den” diyerek verdiği 300 lirayı (aslında 500 ama Recep 200'ünü kendine ayırmış) cebe atar.
Millet Gazetesi’nin ‘hem sahibi hem başyazarı hem de satıcısı’ olan Sabri, sonradan bin pişman olacağı bir makale yazdırır kahramanımıza; “Seçimlerde rey toplamak için cami yaptırmaktan önce çalışanların durumunu düzeltmek zorundayız.” Bu yazı çıkınca, Şerafettin ve Mustafa Beyler tarafından ‘ikna edici’ bir şekilde azarlanır; “İlan milan bir kuruş bile yok sana ‘Gastacı’.”
Aydın’la Gönül’ün geçmişteki sevgilerini kurcalayan bir yazı yazar kendisini affettirmek için. Şerafettin Beyle konuşurken “Madencilikten anlamam, siyaset konuşmak da haddimiz değil yanınızda” diye alttan alan Sabri, kahramanımızın eski ilişkisini haber yaparken, kendisini destekleyen kalantorlara güvenerek efeleniyor; “Biz gazeteciyiz, babamın oğlu olsa bakmam gözünün yaşına.” (Yediği yumruk da yanına kâr kalır).
‘Millet’ ve ‘fiskos’ gazetelerinin gayretiyle, Selami’nin, zaten pek yolunda gitmeyen evliliği iyice sarsılır.
Aydın da zor durumdadır. Bir sahnede Paul Eluard’ın ‘Karartma’ şiirini (Çeviri Sabahattin Eyüboğlu) biraz kısaltarak okuyor; “Kapılar kapanmış neylersin//Neylersin içerde kalmışız//Sevişmezsin de neylersin.”
Üzücü ve yıpratıcı olaylar. Önceleri “Böyle adam bulunmaz vallahi” diye sevgi gösterisinde bulunanlar, sonradan dedikoduların etkisinde kalıp yapmadıklarını bırakmıyorlar. Yürürken omuz atmalar, üstüne tükürmeler.
“Aydın Bey gâvuristandan dinsiz döndü. Gizlice gâvur olmuş.” Delikanlının yanında yine Nazif Usta var. “Ne nankör heriflersiniz be. Utanmıyor musunuz böyle davranmaya. Hakkınızı aradı. Belalara girdi bizim için. Aydın Bey gelince rahatı kaçanların uydurmaları bunlar. Anlamıyor musunuz?”
Sonuçta, en azından filmde, kötüler cezalarını çekiyor.

Aydın; “Hiç takdir etmediler beni. Elimden artık bir şey gelmez Nazif Çavuş. Ne yapmak istedimse önüme bir engel çıkardılar. Elimi kolumu bağlamaya çalıştılar.”
Nazif Usta; “Yok öyle bir laf. Millet, bunun için mi seni yabancı memleketlerde okuttu. Bu memlekete her hizmet etmek isteyen bu kadar çabuk bozguna uğrarsa, zoru görünce ters yüz kaçarsa bizim halimiz ne olacak. Yaşamaktan ümidi keselim mi yani. Üstünde büyüdüğün topraklara, içinde yaşadığın insanlara sevgin laftan ibaret değilse, çalışacaksın. Her şeye rağmen çalışacaksın.”
(Yazan: Murat Çelenligil)


NOTLAR:
-Jenerikte filmin 1963 Milletler Arası Moskova Film Festivali'ne katılan ilk Türk filmi olduğu bilgisi yer almaktadır.
-1963 yılında Moskova Film Festivali filmin gösterimi yapılmıştır ve filmin başrol oyuncularından Nilüfer Aydan "Şeref Diploması" almıştır (Özgüç, Ansiklopedik Türk Filmleri Sözlüğü, 148).
-Jenerikte, filmin fon müziğinin Richard Wagner'in eserlerinden derlendiği bilgisi yer almaktadır.

Kurgu
Yapım Ekibi
Abdullah Ataç (Yapım Amiri)

Danyal Topatan (Set Amiri)
Yönetmen Ekibi
Orhan Çubukçu (Yönetmen Yardımcısı)
Kamera Ekibi
Hüseyin Karındoyuran (Kamera Asistanı)
Post-Prodüksiyon
Ali Berkan (Negatif Kurgu)

Mihail Skarpedis (Laboratuar Şefi)

Recai Karataş (Kopya Baskı)
Işık Ekibi
Erol Batıbeki (Işık Şefi)
Ses Ekibi
Tuncer Aydınoğlu (Ses Kayıt)

Vehbi Argüden (Senkron)
Tasarım
Bedri Koraman (Afiş)

Bedri Koraman (Afiş)
Firmalar
Be-Ya Film (Yapım)

Acar Film (Film Hazırlık)

Acar Film (Seslendirme)

Apa Ofset Basımevi (Afiş Basım)

Kıral Matbaası (Lobi Basım)

ŞEHİRDEKİ YABANCI 1962 ile ilgili görsel sonucu
 TESBİHNAME.COM

Hiç yorum yok: