HUNP: 8,4 Follow @filmnostalgi Tweet |
Kumarbazın İntikamı
Vizyon Tarihi
: 1966
Hunp : 8,4
Orijinal Dil :
Türkçe
Oyuncular :
|
Hülya Koçyiğit | Leyla Özer | |
|
Ayhan Işık | Murat Soylu | |
|
Turgut Özatay | Turgut Taner | |
|
Gürel Ünlüsoy | Erol Özer | |
|
Osman Alyanak | Veznedar Rıfkı | |
|
Süha Doğan | Sait Özer | |
|
Sevinç Pekin | Sevil | |
|
Haydar Karaer | Kulüpçü Rüştü | |
|
Selahattin İçsel | Ali | |
|
Mahmure Handan | Murat'ın Annesi | |
|
Hayri Karakaş | ||
|
Zeki Sezer | ||
|
Aynur Aydan | Selma | |
|
Gani Dede | Gani Dede | |
|
Dündar Aydınlı | ||
|
Sadettin Erbil | Turgut Özatay Seslendirmesi | |
|
Hayri Esen | Ayhan Işık Seslendirmesi | |
|
Ali Demir | ||
|
Ali Demir | ||
|
Zafer Önen | Haydar Karaer Seslendirmesi | |
|
Jeyan Mahfi Tözüm | Hülya Koçyiğit Seslendirmesi | |
|
Toron Karacaoğlu | Gürel Ünlüsoy Seslendirmesi | |
|
Süheyl Eğriboz | Kumarbaz | |
|
Handan Kadıoğlu | Sevinç Pekin Seslendirmesi | |
|
Agah Hün | Gani Dede Seslendirmesi |
Yönetmen
|
|
Senaryo
|
|
Yapımcı
|
|
Görüntü Yönetmeni
|
|
Süre
|
93 dk.
|
Tür
|
|
Özellikler
|
|
Ülke
|
Türkiye
|
Etiketler
|
Babasının sır dolu
intiharını araştıran bir adamın hikâyesi anlatılır. Murat, annesi ve babası
ayrıldığında çok küçüktür. Annesiyle birlikte babasının köşkünden ayrılmış, onu
bir daha görmemiştir. Ancak bu uzaklık babasının intiharından şüphe etmesine
mani olmaz. Tanıdığı kadarıyla babası intihar edecek biri değildir. Bu işin
ardında bir sır olduğunu düşünmektedir. Yaşlı adam, intiharından önce son kez
oturduğu kumar masasında, son mal varlığı olan köşkü de kaybetmiştir. Ölmeden
önce üç kumar kâğıdına dört isim yazıp geride soru işaretleri bırakmıştır.
Murat, ne manaya geldiğini bilmediği bu ipucunun ardına düşecektir. (Ayşe Adlı)
Ayrıntılar:
Neyzen Yusuf Paşa’nın
‘Segâh Peşrev’i.
20 yıldır kumara tövbeli Gani Dede’yi Sultanahmet Camisi’nde bulmuş.
Murat; “Ben de seni arıyordum Gani Dede. Bir şey danışacaktım. İntikam almak günah mıdır?”
Gani Dede; “Günahtır.”
Murat; “Peki bir hakikati ortaya çıkarmak?”
Gani; “Sevaptır.”
Murat; “Peki bu hakikati ortaya çıkarmak için başkalarına yardım etmek?”
Gani; “O da sevaptır.”
Murat; “Öyleyse ikimiz de sevap işleyeceğiz Dede. Bir şey hakkında fikrini öğrenmek istiyorum. (Cebinden zar ve iskambil kâğıtlarını çıkararak) Bunlarda hile var mı acaba?”
Gani; “Laf cambazlığı yapma evlat. O işlerde yokum ben. Kumardan da senin gibi kumarbazlardan da nefret ediyorum.”
Tanıtım yazısı ‘The Ipcress File’daki (1964) (John Barry) ‘A Man Alone (I)’ ile izleniyor.
Fausto Papetti’nin ‘3a Rac colta’ albümündeki (1962) ‘La Vela Bianca’ (Gilbert Bécaud) (1962). Kulüpçü Rüştü’nün yeri. Poker oynayan dört arkadaş. Murat’ın babası Agâh; Veznedar Rıfkı; Tüccar Sait; İthalatçı Turgut. Konuşmalar o bambaşka dünyadan. ‘Rölans’; ‘Uvertür’; ‘Pa dö kart’; ‘Pas san var’.
Agâh bu akşam çok şanssız. Habire kaybediyor. Son olarak köşküne karşılık borç ister. (Sait de durumdan yararlanarak ‘evvelce yaptığı 500 binlik teklifi’ 350’ye düşürür). Masadan kalktığında artık hiçbir şeyi yoktu. [Ama son oyunda elindeki ‘floş’la Turgut’un ‘kare as’ına nasıl kaybettiği(!) pek anlaşılmıyor].
‘Shake Hands With The Devil’daki (1959) (William Alwyn) ‘Dublin 1921’. Bir çift zar ve arkadaşlarının isimleri yazılı 4 as bırakarak kendini öldürür.
Belki kumar nedeniyle, 14 sene önce karısını ve oğlunu terk etmiş. Murat “Her şeye rağmen babam şuurlu bir insandı. İntihar etmesinde bir iş olduğuna inanıyorum” diyor. Bu işin peşini bırakmayacakmış.
‘Thunderball’daki (1965) (John Barry) ‘Switching The Body’ ve ‘At The Casino’. Önce Köşkün emektarı Ali Ağa’ya gider. O’nunla ve Sait Bey’in güzel kızı ile konuşurken bu melodiler var.
Leyla da, babası gibi, bu duruma çok üzülmüş. Bir başka üzüntüsü de ‘kadın ve kumar düşkünü’ kardeşi Erol.
Fausto Papetti’nin ‘3a Raccolta’ uzunçalarındaki (1962) ‘Et Maintenant’ (1961) (Gilbert Bécaud). Delikanlının sevgilisi Sevil bal rengi gözlerini Erol’a dikmiş; “Babandan aldığın harçlıklar benim berberime (bile) yetmiyor.” Mücevher, kürk manto, ‘lüx’ yaşam istermiş. [Bu sırada, bir yandan da (içinde Hülya Koçyiğit ve Ayhan Işık’ın o günlerde çevirmekte oldukları ‘Karanlıklar Meleği’ ve ‘Katiller de Ağlar’ ile ilgili yazıların olduğu) 01 Ekim 1966 tarihli Ses mecmuasını okuyordu].
“Bu zarlarda, kâğıtlarda bir sır var.” Murat bunu öğrenip babasını ölüme sürükleyenleri cezalandırmak istiyor. Onları, kendi silahlarıyla vuracak. Önce, Ali Ağa’nın önerisiyle ‘çekirdekten yetişmek için’ bitirimhanelerde kumarın alfabesini öğrenir. Poker, Keleş Basma. Barbut’u da es geçmez. ‘Ya şano ya pano’. Zarları sallayıp atarken ‘aslan kemik’ diyecek kadar deneyimli artık.
İlk ustası Salih Dayı’nın yardımı ile kumarbazların piri Gani Dede’ye ulaşır. Ama yaşlı adam bu işlere tövbeliymiş. Neyse sonunda Murat’ın iyi niyetini anlayıp ona ‘sifoli’yi (kâğıt dağıtırken üstteki ası kendisine saklamasını); ‘Tarak’ı (kâğıtları karıştırıyor gibi yapıp karıştırmamayı); ‘çift ve tek el voltası’nı (alttaki asın yukarı çekilmesini) öğretir. Tek bir şey istiyor; “Öğrettiklerimi masum insanların zararına kullanmayacaksın.” Boynuz kulağı geçermiş. Delikanlı artık ‘dünyanın en iyi kumarbazı’. Üstelik âşık. Leyla da o da ‘hayatlarında ilk defa yeni ve güzel hisler içinde’.
Bu arada Turgut’u tanıyoruz. ‘İhtiyatlı ve sağlam hareket ediyor’. Kumarda acımasız. Her türlü hileyle ‘işlerinin gelişmesini garantiye almış’. Anahtarlığında, rakibinin attığı zarı ‘hep yek’e dönüştüren bir mıknatıs var.
‘İnsani’ denebilecek tek özelliği Leyla’ya tutkusu. Ama bu ‘insani’ amacına ulaşmak için genç kızın babasını öldürecek ve Erol’u, zimmetine para geçirmeye zorlayacak kadar da gözü kara.
Murat’ın oltasına ilk takılan Veznedar Rıfkı olur.
‘Peter Gunn’ (1958) (Henry Mancini). Heyecanlı bir takipten sonra kumar oynadığı yeri buluyor. Yüksek oynanan oyun nedeniyle kasadan para çeken Rıfkı tutuklanır. Gani Dede’nin sözlerini anımsayan kahramanımız kazandığı parayı O’nun karısına (unutulmaz Sabahat Işık) geri veriyor.
Sırada Kulüpçü Rüştü var. O da alır boyunun ölçüsünü. Murat’ın, kumarda yendiği kişilere ‘hatıra olarak’ bir deste minyatür iskambil kâğıdı hediye etmek özelliği var.
Turgut bunu kendi çıkarı için kullanacaktır. Pokerde soyup soğana çevirdiği ‘arkadaşı’ Sait bir miktar daha kredi isteyince ne kadar iyi bir iş adamı olduğunu kanıtlıyor. ‘Karşılıksız iş yapmaz ve karşılık da Leyla’ymış. Yüzünde patlayan tokat için intikamı acı olur.
Belli ki “Sait’in de suyu ısındı”.
‘Goldfinger’daki (1964) (John Barry) “Auric’s Factory” ve ‘Teasing The Korean’. Kızına kumardan duyduğu pişmanlığı anlatması ne kadar hüzünlüyse öldürülmesi o denli heyecanlı Sait’in. Cesedin yanına ‘minyatür iskambil destesi’ bırakılır. (Leyla, bu sırada, Agatha Christie’nin bir romanını okuyordu).
Murat’la Turgut’un hesaplaşmaları ise yıllar sonra ‘The Deer Hunter’da (1978) göreceğimiz ‘Rus ruleti’, poker ve tekme yumrukla.
Fausto Papetti’nin saksofonundan (1962) bir ‘slow’ melodi; ‘Cercami’ (1961) (Enrico Polito / Silvana Simoni).
Sevil, Turgut’tan ‘10 bin lira avans’ almış. Erol’u ‘bankadan para kaldırmaya’ zorluyor.
Erol; “Sevil, seviyorum seni. Bırakıp gidersen yaşayamam.”
Sevil; “Yanımdayken de yaşamıyorsun zaten. Silik, zavallı bir adamsın… Kuvvetli olmanı, çok zengin olmanı isterdim.”
Erol; “Durumumu biliyorsun. Sana yetecek parayı nerden bulayım?”
Sevil; “Bana mı soruyorsun? Paraların içindesin. Her yanın para dolu. Her gün binlercesi geçiyor elinden.”
Erol; “Ama benim değil ki o paralar.”
Sevil; “Kafanı kullanırsan olur belki. Şansını dene.”
(Yazan: Murat Çelenligil)
20 yıldır kumara tövbeli Gani Dede’yi Sultanahmet Camisi’nde bulmuş.
Murat; “Ben de seni arıyordum Gani Dede. Bir şey danışacaktım. İntikam almak günah mıdır?”
Gani Dede; “Günahtır.”
Murat; “Peki bir hakikati ortaya çıkarmak?”
Gani; “Sevaptır.”
Murat; “Peki bu hakikati ortaya çıkarmak için başkalarına yardım etmek?”
Gani; “O da sevaptır.”
Murat; “Öyleyse ikimiz de sevap işleyeceğiz Dede. Bir şey hakkında fikrini öğrenmek istiyorum. (Cebinden zar ve iskambil kâğıtlarını çıkararak) Bunlarda hile var mı acaba?”
Gani; “Laf cambazlığı yapma evlat. O işlerde yokum ben. Kumardan da senin gibi kumarbazlardan da nefret ediyorum.”
Tanıtım yazısı ‘The Ipcress File’daki (1964) (John Barry) ‘A Man Alone (I)’ ile izleniyor.
Fausto Papetti’nin ‘3a Rac colta’ albümündeki (1962) ‘La Vela Bianca’ (Gilbert Bécaud) (1962). Kulüpçü Rüştü’nün yeri. Poker oynayan dört arkadaş. Murat’ın babası Agâh; Veznedar Rıfkı; Tüccar Sait; İthalatçı Turgut. Konuşmalar o bambaşka dünyadan. ‘Rölans’; ‘Uvertür’; ‘Pa dö kart’; ‘Pas san var’.
Agâh bu akşam çok şanssız. Habire kaybediyor. Son olarak köşküne karşılık borç ister. (Sait de durumdan yararlanarak ‘evvelce yaptığı 500 binlik teklifi’ 350’ye düşürür). Masadan kalktığında artık hiçbir şeyi yoktu. [Ama son oyunda elindeki ‘floş’la Turgut’un ‘kare as’ına nasıl kaybettiği(!) pek anlaşılmıyor].
‘Shake Hands With The Devil’daki (1959) (William Alwyn) ‘Dublin 1921’. Bir çift zar ve arkadaşlarının isimleri yazılı 4 as bırakarak kendini öldürür.
Belki kumar nedeniyle, 14 sene önce karısını ve oğlunu terk etmiş. Murat “Her şeye rağmen babam şuurlu bir insandı. İntihar etmesinde bir iş olduğuna inanıyorum” diyor. Bu işin peşini bırakmayacakmış.
‘Thunderball’daki (1965) (John Barry) ‘Switching The Body’ ve ‘At The Casino’. Önce Köşkün emektarı Ali Ağa’ya gider. O’nunla ve Sait Bey’in güzel kızı ile konuşurken bu melodiler var.
Leyla da, babası gibi, bu duruma çok üzülmüş. Bir başka üzüntüsü de ‘kadın ve kumar düşkünü’ kardeşi Erol.
Fausto Papetti’nin ‘3a Raccolta’ uzunçalarındaki (1962) ‘Et Maintenant’ (1961) (Gilbert Bécaud). Delikanlının sevgilisi Sevil bal rengi gözlerini Erol’a dikmiş; “Babandan aldığın harçlıklar benim berberime (bile) yetmiyor.” Mücevher, kürk manto, ‘lüx’ yaşam istermiş. [Bu sırada, bir yandan da (içinde Hülya Koçyiğit ve Ayhan Işık’ın o günlerde çevirmekte oldukları ‘Karanlıklar Meleği’ ve ‘Katiller de Ağlar’ ile ilgili yazıların olduğu) 01 Ekim 1966 tarihli Ses mecmuasını okuyordu].
“Bu zarlarda, kâğıtlarda bir sır var.” Murat bunu öğrenip babasını ölüme sürükleyenleri cezalandırmak istiyor. Onları, kendi silahlarıyla vuracak. Önce, Ali Ağa’nın önerisiyle ‘çekirdekten yetişmek için’ bitirimhanelerde kumarın alfabesini öğrenir. Poker, Keleş Basma. Barbut’u da es geçmez. ‘Ya şano ya pano’. Zarları sallayıp atarken ‘aslan kemik’ diyecek kadar deneyimli artık.
İlk ustası Salih Dayı’nın yardımı ile kumarbazların piri Gani Dede’ye ulaşır. Ama yaşlı adam bu işlere tövbeliymiş. Neyse sonunda Murat’ın iyi niyetini anlayıp ona ‘sifoli’yi (kâğıt dağıtırken üstteki ası kendisine saklamasını); ‘Tarak’ı (kâğıtları karıştırıyor gibi yapıp karıştırmamayı); ‘çift ve tek el voltası’nı (alttaki asın yukarı çekilmesini) öğretir. Tek bir şey istiyor; “Öğrettiklerimi masum insanların zararına kullanmayacaksın.” Boynuz kulağı geçermiş. Delikanlı artık ‘dünyanın en iyi kumarbazı’. Üstelik âşık. Leyla da o da ‘hayatlarında ilk defa yeni ve güzel hisler içinde’.
Bu arada Turgut’u tanıyoruz. ‘İhtiyatlı ve sağlam hareket ediyor’. Kumarda acımasız. Her türlü hileyle ‘işlerinin gelişmesini garantiye almış’. Anahtarlığında, rakibinin attığı zarı ‘hep yek’e dönüştüren bir mıknatıs var.
‘İnsani’ denebilecek tek özelliği Leyla’ya tutkusu. Ama bu ‘insani’ amacına ulaşmak için genç kızın babasını öldürecek ve Erol’u, zimmetine para geçirmeye zorlayacak kadar da gözü kara.
Murat’ın oltasına ilk takılan Veznedar Rıfkı olur.
‘Peter Gunn’ (1958) (Henry Mancini). Heyecanlı bir takipten sonra kumar oynadığı yeri buluyor. Yüksek oynanan oyun nedeniyle kasadan para çeken Rıfkı tutuklanır. Gani Dede’nin sözlerini anımsayan kahramanımız kazandığı parayı O’nun karısına (unutulmaz Sabahat Işık) geri veriyor.
Sırada Kulüpçü Rüştü var. O da alır boyunun ölçüsünü. Murat’ın, kumarda yendiği kişilere ‘hatıra olarak’ bir deste minyatür iskambil kâğıdı hediye etmek özelliği var.
Turgut bunu kendi çıkarı için kullanacaktır. Pokerde soyup soğana çevirdiği ‘arkadaşı’ Sait bir miktar daha kredi isteyince ne kadar iyi bir iş adamı olduğunu kanıtlıyor. ‘Karşılıksız iş yapmaz ve karşılık da Leyla’ymış. Yüzünde patlayan tokat için intikamı acı olur.
Belli ki “Sait’in de suyu ısındı”.
‘Goldfinger’daki (1964) (John Barry) “Auric’s Factory” ve ‘Teasing The Korean’. Kızına kumardan duyduğu pişmanlığı anlatması ne kadar hüzünlüyse öldürülmesi o denli heyecanlı Sait’in. Cesedin yanına ‘minyatür iskambil destesi’ bırakılır. (Leyla, bu sırada, Agatha Christie’nin bir romanını okuyordu).
Murat’la Turgut’un hesaplaşmaları ise yıllar sonra ‘The Deer Hunter’da (1978) göreceğimiz ‘Rus ruleti’, poker ve tekme yumrukla.
Fausto Papetti’nin saksofonundan (1962) bir ‘slow’ melodi; ‘Cercami’ (1961) (Enrico Polito / Silvana Simoni).
Sevil, Turgut’tan ‘10 bin lira avans’ almış. Erol’u ‘bankadan para kaldırmaya’ zorluyor.
Erol; “Sevil, seviyorum seni. Bırakıp gidersen yaşayamam.”
Sevil; “Yanımdayken de yaşamıyorsun zaten. Silik, zavallı bir adamsın… Kuvvetli olmanı, çok zengin olmanı isterdim.”
Erol; “Durumumu biliyorsun. Sana yetecek parayı nerden bulayım?”
Sevil; “Bana mı soruyorsun? Paraların içindesin. Her yanın para dolu. Her gün binlercesi geçiyor elinden.”
Erol; “Ama benim değil ki o paralar.”
Sevil; “Kafanı kullanırsan olur belki. Şansını dene.”
(Yazan: Murat Çelenligil)
Yapım Ekibi
|
Adil Kıbıcı (Yapım
Sorumlusu)
|
Orhan
Akıllıgil (Set Ekibi)
|
|
Ergün Şimşek
(Set Ekibi)
|
|
Erol Şen (Set
Ekibi)
|
|
Yönetmen Ekibi
|
Yücel
Çakmaklı (Yönetmen Yardımcısı)
|
Kamera Ekibi
|
Muzaffer
Turan (Kameraman)
|
Post-Prodüksiyon
|
Hilmi Başcan
(Laboratuar Şefi)
|
Gani
Maraşlıoğlu (Laboratuar)
|
|
Hayati
Akbulut (Laboratuar)
|
|
Erdoğan
Dolapçı (Laboratuar)
|
|
Işık Ekibi
|
Kenan
Eryılmaz (Işık Şefi)
|
Ahmet
Zorkalkan (Işık Ekibi)
|
|
Rıfat Yurtçu
(Işık Ekibi)
|
|
İsmet
Özçınar (Işık Ekibi)
|
|
Ses Ekibi
|
Yorgo
İlyadis (Ses Kayıt)
|
Firmalar
|
Melek Film
(Yapım)
|
Erman Film
(Film Hazırlık)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder