Kızıl
Vazo
Vizyon Tarihi : 1961
Hunp : 8,0
Orijinal Dil : Türkçe
Orijinal Dil : Türkçe
Oyuncular :
|
Göksel Arsoy | Rıza Tosunoğlu |
|
Belgin Doruk | Azize Sönmezoğlu |
|
Muazzez Arçay | Rıza |
|
Hüseyin Baradan | İbrahim |
|
Sevim Emre | Esma |
|
Mümtaz Ener | Şevket Ağa |
|
Muammer Gözalan | Kemal |
|
Hayati Hamzaoğlu | Sönmezoğlu |
|
Ahmet Tarık Tekçe | Bahçevan Hamdi |
|
Bilge Zobu | Eczacı Hüseyin |
|
Şaziye Moral | Büyükanne |
|
İhsan Torun | |
|
Osman Türkoğlu | Ahmet |
|
Mehmet Bahadır | |
|
Mahmure Handan | |
|
Yusuf Çağatay | Yusuf |
|
Abdullah Ataç | |
|
Sevim Çağatay | |
|
Selma Erkut | Evin Hizmetkârı |
|
Bilkay Tekben | |
|
Abdullah Atçel | |
|
Kemal Ergüvenç | A. T. Tekçe Seslendirmesi |
|
Jeyan Mahfi Tözüm | Belgin Doruk Seslendirmesi |
|
Hayri Esen | Bilge Zobu Seslendirmesi |
|
Abdurrahman Palay | Göksel Arsoy Seslendirmesi |
|
Reşit Gürzap | Hayati Hamzaoğlu Seslendirmesi |
|
Sadettin Erbil | Hüseyin Baradan Seslendirmesi |
Yönetmen
|
|
Senaryo
|
|
Yapımcı
|
|
Müzik
|
|
Görüntü Yönetmeni
|
|
Eser
|
|
Tür
|
|
Özellikler
|
|
Ülke
|
Türkiye
|
Etiketler
|
Aralarında kan davası olan
iki ailenin çocuklarının birbirlerine âşık olması anlatılır. Azize’nin babası
yıllardır düşmanlarından kaçmaktadır. Bu nedenle ailesiyle birlikte sürekli
adres değiştirir. Azize, bu göçebe hayattan şikâyetçidir. Tüm ısrarlarına rağmen
düşmanlığın sebebini kimseden öğrenemez. Yine düşmanlarından kaçtıkları bir
gece Azize’nin babası vurularak öldürülür. Azize, babaannesiyle beraber
İstanbul’a yerleşir. Bir gün düşmanlarının kurduğu tuzak sonucu Azize, trafik
kazası geçirir. Kendisine çarpan Rıza ile aralarında bir arkadaşlık başlar. Bir
süre sonra arkadaşlıkları aşka dönüşür. Fakat Rıza, sebebini söylemeden
Azize’yi terk edecektir. (Meltem İşler Sevindi)
Ayrıntılar:
"Kana kan..İşte, zavallı memleketi içinden kemiren, ailelere rahat yüzü göstermeyen, evleri mateme boğan gizli dert." (Peride Celal) (Semih Lûtfi Kitabevi) (İkinci baskı. Yılı yazılmamış ama büyük olasılıkla 40'ların ortaları) (Sf. 248).
Sahildeki çayevinde Ruhi Su'nun söylediği türkü ; "Bu nasıl iş, nasıl iş // Ölüm ecelsiz gelir // Soyunu kıra, kıra // Adam, murat mı alır?"
Aynı adlı romanın (1941) ilk çevriminde önce varsıl mı varsıl Sönmezoğlu ailesini tanıyoruz. Azize, babası Kemal ve (filmde ve romanda adı, 1969'daki ikinci çevrimde kendisi de olmayan) ninesi, İzmir'e gelmişler. İlk karelerde gördüğümüz tabancalar ailenin pek huzurlu olmadığını düşündürdü. Genç kız dil öğrenmek için gittiği İsviçre'den yeni dönmüş. Lozan'dan tanıdığı arkadaşları Hüseyin ve Nermin'in eczanelerin de daha önce İstanbul'a, Adana'ya, Antep'e, Malatya'ya, Ankara'ya yerleştiklerini anlıyoruz. Azize'nin henüz bir şeyden haberi yok ama belli ki aile birilerinden kaçıyor.
Ertesi akşam 'Dreams' (1945) (Johnny Mercer) melodisini dinlediğimiz 'Çocuk Sevenlerin Kır Balosu'ndaki ufak bir aksaklık zaten hep kuşku içindeki Kemal Bey'in İstanbul'a dönmeye karar vermesi için yeter de artar bile. Pek haksız değilmiş çünkü 'uçak seferlerinin iptal edildiği' o gece köşke giren iki kişi tarafından öldürülür. Kasasından çıkan Kızıl Vazo, düşman iki ailenin sırrı olan zümrütlü altını saklıyor. '50 yıllık bir hikâye'.
"Senin deden Sönmezoğlu (romandaki adı Ahmet), Of’un en yiğit, en yakışıklı adamıydı. Bütün genç kızların rüyasına giren erkek..Nihayet, talih, beldemizin en güzel kızı Esma'ya güldü.." 17 yaşında ve Tosunoğullarının (romanda Tosunağaların) biricik kızı. Babası ailenin en kıymetli şeyi olan zümrütlü altını ona vermiş. Bizim oralarda, şimdi Aşıklar Kayası denen yer adını Sönmezoğlu ve Esma'dan almış. Baba Tosunoğlu ölünce artık evin reisi olan üç abi, genç kızı (romanda amcaoğlu) Recep Ağa'ya vermeye kalkıyorlar. Sonrası bitip tükenmez bir kan davası. Kız kaçırma, tüfekler, Aşıklar Kayası’nda Esma ve iki abinin ölümü. “Söz ver bana, denizin kollarına atacaksın beni.” Geride kalan son kardeş Şevket'in çığlığı; "Üç kan, üç kan alacağım var Sönmezoğlundan." (Benzer bir söylem nerelerde yankılanmadı ki.)
İki yıl sonra, perişan durumdaki Sönmezoğlu, Azize'nin ninesi ile evlenir. Kemal'in doğumundan sonra (romanda 15 yaşına gelince) Şevket'in 'bir fenalık etmesinden korkarak' onları İstanbul'a gönderiyor. "Gel, gitme Sönmezoğlu, bu yola gitme" türküsünü Ruhi Su'nun basbariton sesinden dinlediğimiz sahnede Şevket ve tüfeğinden iki kurşun. (Sönmezoğlu, kendini Esma’sının yattığı Karadeniz sularına atar.) Sonra da ‘sabit bir fikir’ halini alan zümrütlü altının peşine düşüyor. Filmde yok ama romanda (sf. 7) ; Kemal ticarette ‘muvaffak olmuş’. Orta halli bir memurun kızıyla evlilik. Zavallı kadın, çocukları Azize’nin doğumdan sonra ‘hummayi nifasiye’den ölmüş.
Azize, Nerminlerde fotoğraf albümüne bakarken bir resimdeki erkeği çok beğenmişti ; Rıza. Hüseyin'in arkadaşı ve kolejden sonra okumamış. Bir kadın yüzünden ailesi ‘felakete uğradığı için’ kadınlara düşman. (Romandaki ise mimar ve Hüseyin’le bir tanışıklıkları yok. Genç kızla birbirlerini ilk kez Dr. Rüştü'nün evinde görürler.) Haftalar sonra Azize ve Rıza, bu kez resim albümü dışında karşılaşacaklar.
İstanbul, Maçka'daki Köşk'lerine bahçıvan olarak aldıkları Hamdi'yi büyükannenin gözü pek tutmamıştı. Oğlu gibi o da haklı çıkacak. İlerde Şevket'in adamı olduğu anlaşılıyor. Kameriyedeki kaza ucuz atlatılır. Otomobil tekerleğini kurcalaması sonucu oluşan ise Rıza’nın girişimiyle önlenir. Kısa sürede birbirlerini çok severler. "Ancak onu gördüğüm zaman teneffüs ettiğimi, yaşadığımı hissediyorum..Parmağının gösterdiği herhangi bir yere arkasından sürüklenebilirim (sf. 106-108)."
Sultanahmet Camisi, Ayasofya, Yerebatan Sarayı, Rumeli Hisarı. Yalnızca buralarda değil ‘yaşayan insanların olduğu’ çayevi, Lunapark, gibi yerlerde de mutluluklarını izliyoruz.
Rıza, babası ile sevdiği kız arasında bir seçim yapmak zorunda kalır. Kan davası ne zaman iyilik getirmiş ki. Şevket, Kızıl Vazo’yu almaya çalışırken filmde nine, romanda ise Azize tarafından öldürülür.
Bu didişme, başladığı yerde, Of’ta bitiyor. Azize ve Rıza, Aşıklar Kaya’sında birbirlerine sarılmışken zümrütlü altını ‘ait olduğu yere’ Sönmezoğlu ve Esma’nın yanına atarlar. (Romanda ise sevgi yeterli olmuyor ve Azize, Rıza’ya olan büyük aşkına karşın Hüseyin’le evleniyor.)
“Kısa çöp uzun çöpten hakkın alacak.” Hep ‘kısa çöp’ten yana olan Ruhi Su’nun Kızıl Vazo için yaptığı bir türkü ; “Yol üstünde mezarım var // Mezarımı kazanım var // Sabır eyle kahpe felek // Başucumda gezenim var.”
(Yazan : Murat Çelenligil)
Kurgu
|
Mehmet Bozkuş (Kurgu)
|
Dekor Tasarım
|
Fethi Oğuz (Dekor
Tasarım)
|
Yapım Ekibi
|
Semih Sezerli (Yapım
Sorumlusu)
|
Kamera Ekibi
|
Nedim Akanlar (Kamera
Asistanı)
|
Hüseyin
Karındoyuran (Kamera Asistanı)
|
|
Işık Ekibi
|
Kenan Eryılmaz (Işık
Şefi)
|
Fevzi Eryılmaz (Işık
Şefi)
|
|
Ses Ekibi
|
Lami Kamil (Ses
Kayıt)
|
İdari İşler
|
Danyal Topatan (Set
Amiri)
|
Firmalar
|
Güven Film (Yapım)
|

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder