20 Mayıs 2013

HIRSIZ (1965)

HUNP: 7,5






Hırsız

Vizyon Tarihi : 1965

Hunp : 7,5

Orijinal Dil: Türkçe

Özellik: Siyah Beyaz

Oyuncular :

Yönetmen

Senaryo

Yapımcı
Müzik
Görüntü Yönetmeni
Süre
93 dk
Tür
Özellikler
Ülke
Türkiye
Etiketler








Bir süre önce ayrıldığı karısına ve hiç görmediği kızına yıllar sonra kavuşan, ancak kendi hakkında onlara söylediği yalan nedeniyle bir “zenginlik oyunu” oynamaya mecbur kalan bir kasa hırsızının öyküsü.



Replikler ve Ayrıntılar:
‘Ternura’ (1958) (Natalicio Mor Lima). Dut Ali ve Haydar, Los Indios Tabajaras’tan dinlediğimiz bu melodi eşliğinde Osman için para topluyorlar. [Aynı notaları Selma’yı Köşk’üne(!) götürdüğünde ve İstanbul’u dolaştırırken tekrar duyacağız.]
Kadri; “Baksana Dut, Şadan Abi’den 500 işliyor.”
Şadan; “Ne dersin?”
Ali; “İşlemez.”
Şadan; “Ne yani, bizimki gazoz kapağı mı?”
Ali; “Bilirim ne parası olduğunu.”
Hüseyin’in Kahvesi. Postacı Hakkı Haktan, elinde bir yıldırım telgraf, şaşkın; “Yahu, bir yanlışlık olacak. Adres doğru ama bak ne diyor ‘Osman Türker, İthalat ve İhracat Kolektif Şirketi’.
Kahramanımız tövbekâr bir kasa hırsızı. Ekmeğini kahve köşelerinde kuma r masalarından çıkarıyor. Ama ‘Sayın Bayan’da (1963) olduğu gibi eski karısı ve kızı onu varsıl sanıyorlar. İzmir’den gelen telgraf her şeyi altüst eder; “Selma’yı sana getiriyorum. Öğle uçağına bizi bekle. Güner.”
Osman. ‘Yenik bir adamın’ öyküsü. ‘Ana yok, baba yok. Akraba ve taallukat (onun söylemiyle ‘talukat’) dersen, yengen’ (Sadri Alışık bir başka filmde yakınmıştı; “Bir üvey annem bile olmadı.”) “Her şey uzun yıllar evvel İzmir’de başladı. Tariş Mağazalarında çalışıyordum o zamanlar.”
Filinta gibi bir delikanlı. ‘Karı kız dersen kredi bin beş yüz’. Ama o Tuhafiyecinin kızı Güner’e sevdalı. Görünce eli ayağı tutuluyor, çarpılıyor. Genç kız da âşık ama babası ‘meteliksiz’ diye Osman’ı kovar.
Kaçıp evlendiklerinde “Hadi göster kendini. Çek çevir beni. Bana gelince, göreceksin rüyalarındaki hayatı yaşatacağım sana. Böyle peri masallarındaki gibi..” demişti. Ama ‘normal bir yaşam’ bile sağlayamaz. ‘Cicim ayları geçince sıkıntı günleri’ başlıyor. “Aklımda fikrimde hep hesap kitap. İster doluya koy ister boşa koy her ay borçlanıyorum şuna buna.” Önce genç kızın çeyiz parası (ne olduğu tam olarak anlaşılmayan kontrat ve kumar ile) gidiyor. Bir yavruları olur; Selma. “Gün oldu çocuğa süt alamadım da gık demedi hani.” Sonra Pasaport’ta eski arkadaşı Halim’in Kumarhanesinde ‘perdelik, söğüşçülük’ yapıyor. (Tariş’teki memurluktan neden ayrıldığı belli değil.) Polis baskını ve tutukluluk. Halim’in avukatı onu bir celsede serbest bıraktırır ama bu kez de Güner’i babası almış götürmüş.
Boşanırlar. ‘Gizlice’ bindiği bir gemi ile İstanbul. “Karım da mini mini kızım da uzaklarda ince bir hat oldu. Eridi, sulara karıştı.”
Arkadaşları para toplayıp ona kıyafet, [‘Meleklerin İntikamı’ (1966) filminden anımsadığımız ’34 DK 277’ plakalı Buick] araba ve Hilton’da bir daire ayarlıyorlar.
Ana kızın geldiği uçakta Selma’nın sevgilisi Cüneyt de var. Güner belli ki eğitimli. Yolculuk sırasında 27 Kasım 1965 tarihli Paris Match dergisini okuyordu. İlhan isimli bir mühendisle evlenip Amerika’ya gitmek üzere. Birkaç sene için Selma’nın Osman’la kalmasını istiyor. Baba kız İstanbul’da gezmedik yer bırakmazlar.
‘Amore Scuzami’ (1964) ( Vito Pallavicini / Gino Mescoli) ve ‘La Bamba’ (Düzenleme; Rafael Gayoso Zuber) ile izlediğimiz dansları çok güzeldi. Genç kız, Osman’ın her gün kavanoz dipli kör talihle ‘dans ettiğini’ çok sonra öğrenecektir.
Tam da o günlerde çete reisi Sansar Şadan yeni bir soygun önerir. Önce kabul etmez ama kızının paraya gereksinmesi olduğunu duyunca ‘evet’ diyor. İki arkadaş kasanın başındayken Güner ve İlhan ‘As Time Goes By’ (1931) (Herman Hupfeld) melodisinin duyulduğu Gazino’da beraberler. Osman, Komiser Kadir Savun’un yardımı ile hapisten kurtulur.
Filmin sonunda “Üç (Cüneyt’i de katarsak dört) insan, dünyadaki özleyen, seven fakat kucaklaşamayan bütün insanlar adına birbirlerine sarılırlar (Ünal Yiğitdinç)”. Keşke Dut Ali de yaşasaydı. Kahramanlarımız onun yokluğunu çok sonra bile yüreklerinde duyacaklar.
Kapısında (‘Un Jour, Un Enfant’ ile 1969 Eurovision birincilerinden) Frida Boccara’nın ismi yazılı Gazino.
Osman; “Ne o, midye çıkarıyorsun gene.” [Aynı şeyi ‘Sana Layık Değilim’de (1966) Türkan’a da söyleyecek.]
Selma; “O da ne demek baba?”
Osman; “Yani ‘derinlere daldın’ diyorum.”
Selma; “Sadece seni, beni ve annemi düşünüyorum. Sonra insanları düşünüyorum. Sevişmelerini, evlenmelerini, mutluluklarını, sonra ufak kırgınlıkları. Yersiz kavgaları, ayrılıkları ve bu ayrılıklardan acı çeken günahsız çocukları. Tıpkı sen, ben ve annem gibi.”
(Yazan: Murat Çelenligil) 


Yapım Ekibi
Adnan İrkut (Yapım Sorumlusu)
Yönetmen Ekibi
Uğur Duru (Yönetmen Yardımcısı)

Özcan Arıtan (Reji Ekibi)
Işık Ekibi
İlhan Aslım (Işık Şefi)
Ses Ekibi
Tuncer Aydınoğlu (Ses Kayıt)
İdari İşler
Hasan Nurdan (Set Amiri)
Firmalar
Kemal Film (Yapım)

Acar Film (Film Hazırlık)

Acar Film (Seslendirme)

hirsiz_1965.jpghirsiz_1965 (2).jpg

Hiç yorum yok: