HUNP: 8,0 Follow @filmnostalgi Tweet |
Genç
Kızlar
Vizyon Tarihi : 1963
Hunp : 8,0
Orijinal Dil : Türkçe
Orijinal Dil : Türkçe
Oyuncular :
|
Türkan Şoray | Behlül/Eylül Servan |
|
Ediz Hun | İskender İskit |
|
Hülya Koçyiğit | Oya Deren |
|
Zuhal Tan | Pervin |
|
Bedia Muvahhit | Müdire |
|
Nedret Güvenç | Nuran |
|
Uğur Kıvılcım | Naciye Baygınyıldız |
|
Muzaffer Yenen | Haluk |
|
Gülten Ceylan | Sekreter |
|
Faik Coşkun | İsmail |
|
Emel Işık | Öğrenci |
|
Eyüp Sadri | Cemal |
|
Ayla Oranlı | Öğrenci |
|
Kadriye Tuna | Dadı |
|
Tansu Sayın | Öğrenci |
|
Feridun Çölgeçen | Tiyatro Hocası |
|
Tülin Özek | |
|
Semra Durmuş | |
|
Selma Durmuş | |
|
Tülin Dilek | |
|
Mualla Omay | |
|
Müşerref Birsen | |
|
Liza Sezar | |
|
Sevil Aksan | |
|
Ayşe Soley | |
|
Nadide Başoğlu | |
|
Hatice Yavuzer | |
|
Saime Asma | |
|
Sula Çakıroğlu | |
|
Sen Orcan | |
|
Meral Candanbağlı | |
|
Abdurrahman Palay | E. Hun Seslendirmesi |
|
Jeyan Mahfi Tözüm | H. Koçyiğit Seslendirmesi |
|
Nezihe Becerikli | K. Tuna Seslendirmesi |
|
Adalet Cimcoz | T. Şoray Seslendirmesi |
Yönetmen
|
|
Senaryo
|
|
Yapımcı
|
|
Müzik
|
|
Görüntü Yönetmeni
|
|
Eser
|
|
Süre
|
89 dk
|
Tür
|
|
Ülke
|
Türkiye
|
Etiketler
|
Tiyatro
Okulu’nda okuyan bir grup genç kızın öğretmenleri İskender’in kalbine
girebilmek için sarf ettikleri çabayı konu alır. İskender, genç bir aktördür.
Babasının eski bir arkadaşı olan okul müdiresinin ricasını kıramaz ve okulda
diksiyon hocası olarak çalışmaya başlar. Öğrencilerin hepsi İskender’den
etkilenir; İskender’i kendilerine âşık etmek üzerine iddiaya girerler. Çok iyi
arkadaş olan Oya ve Behlül, belli etmek istemeseler de İskender’den
hoşlanmışlardır. Kızların birbirleriyle çekişmesi, istenmeyen sonuçlar
doğuracaktır. (İbrahim Veli Sözer)
Ayrıntılar:
Peppino di Capri’nin söylediği (1962) ‘The Jet’ (1961) (Kal Mann) ve ardından ‘Stan Getz&Charlie Byrd’den dinlediğimiz (1962) unutulmaz bossa-nova ‘Desafinado’ (1960) (Antonio Carlos Jobim) ile dans eden ‘Genç Kızlar’. Okul Müdiresi (romandaki adı Mrs. Ludlow) “Susalım, bu ne rezalet” diye yırtınıyor ama birkaç saniye sonra kendisi de ‘Yes Sir, That’s My Baby’ (1925) (Gus Kahn / Walter Donaldson) ile ‘çarliston’ yapacak.
Nihal Yeğinobalı’nın Vincent Ewing adıyla yazıp kendi adıyla ‘dilimize çevirdiği’ romanın (1953) beyaz perde uyarlaması. Jenerikte ‘Vertigo’ (1958) filminden bir melodi ; “Scene D’Amour” (Bernard Herrmann).
Özel Tiyatro Okulu [ romanda (4. Baskı ; Temmuz 1963) (Altın Kitaplar Yayınevi) Ludlow Sahne Akademisi]. Yalnızca varsıl, yetenekli ve ‘cazibeli’ kızlar öğrenci olabiliyor. ‘Vücudu ihtiyar ama gönlü genç’ bir müdürün yönetiminde. ‘Diksiyon hocası’ İskender İskit (kitapta, hitabet hocası Gabriel Samson) ‘son iki yılını İsviçre ve Fransa’da geçirdikten sonra’ onun ricası ile okula dönmüş. Sekreter Gülten Ceylan’la konuşurken, bu duruma uygun ‘Torna a Surriento’ (1902) (Ernesto de Curtis) melodisi var. Kahramanımız kendisini ‘aslanların arasına atılan eski bir Romalı’ya benzetiyor. (Kitapta ise ‘Romalı hıristiyana’ ama film ne olur ne olmaz diye bu sözcüğü es geçmiş). ‘20. asrın bir ilahı sanki ; Şahane, ıstıraplı ve buz kesilmiş bir alev gibi’. Nedenini sonra anlayacağız.
Çekimler için Bostancı’daki Köşk’ün kullanıldığı yatılı okul cıvıl cıvıl bir yer. Eyüp Sabri’nin canlandırdığı müzik öğretmeni Cemal Pars (romanda Charles Lake ama soyadı 21. sayfada iki kez ‘Lahe’ olarak yazılmış) ; Yönetmen Feridun Çölgeçen (Lionel Sherwood) ; Bekçi İsmail ve okula öğrenci olarak değil de ‘yatakhanede orta hizmetçisi olarak’ girebilen Naciye Baygınyıldız (romanda ikisi de yok).
Öğrencilerse başka alem. Beraberce dans ederlerken ne kadar mutlular. ‘Aralarındaki geçimsizlik, çekememezlik, dargınlık dansın sihirli havasında dostluğa dönüşüyor’. Köy Enstitüleri deneyiminde yaşadığımız bu ‘birlikteliğin’ önemini hiç olmazsa ‘divida et impera’cılar kadar anlayabilseydik.
İskender dışında herkesin Eylül dediği Behlül Sarvan. Romandaki adı Beatrice Karova ama arkadaşları Miss Bee diyorlar. ‘Kopmak üzere olduğunu kimseye fark ettirmeyen fırtına. Bir Emma Bovary’. Dadısından başka kimsesi yok. Kitapta iki filmde bir çiftlik sahibi. Ancak, nedense, okuyup artist olacağım diye tutturmuş. Saçlarını çözdüğü zaman bir masal sultanına benziyor (sf. 179). Kişiliği öylesine olgun ki müdire hanım “..Senin yaşında bir kızın bu kadar güvenilir olması da doğru değil..Bu yaşta bir çocuğun daha avare olması gerekmez mi” demişti. İskender’le evlerine yürüdükleri iki sahnede ‘I Love Paris’ (1953) (Cole Porter) ve ‘Arrivederci Roma’ (1955) (Renato Rascel) melodileri var. Genç kızın ismi ve ‘temsilde görev alma’ konusundaki çekingenliğiyle ilgili tartışmaları çok inandırıcı olmamış.
Oya Deren (romanda Hindley Bell). ‘Yüzü de sesi kadar güzel’. Bir kedi yavrusuna benziyor. Hüzünlü olmasının nedenini ailesinden söz ettiğinde anlıyoruz ; “Ben onların öz kızı değilim. Asıl annemi hiç tanımadım. Başına genç yaşta bir felaket gelmiş. O da iyiliğimi düşünerek beni onlara vermiş.” Sonra manevi annesi ölür, babalığı da işinde gücünde. İskender’e olan aşkı nedeniyle iki kez hastanelik oluyor. ‘La Vie En Rose’ (1946) (Gugliemi / Piaf) melodisi duyulan ilkinde, candan ilgi gösteren Hastabakıcı Nuran’ın (Harriet Evans) aslında annesi olduğunu filmin sonuna doğru anlayacağız.
Öğretmen kürsüsü ve öğrenci sıraları. Aradaki birkaç adımlık yer sanki aşılmaz bir uçurum (sf. 58). Süreyya Tayyar (Mariana Dunne) ve Pervin Sarıca (Priscilla Smith) bu mesafeyi öğretmenlerini sevdaya düşürerek aşmak isterler. Elmas küpeler ve zümrüt çivili sedef (mücevher) kutusu ortaya konarak iddiaya girilir. Gelişen olaylarla bunun pek önemi kalmayacak. Pervin, belki İskender’e olan sevgisini kıskandığı için, imzasız mektuplar yazarak Oya’yı bunaltıyor.
Okulun balosu ‘Choo Choo Cha Cha’ ile başlıyor. Pervin rolündeki Zuhal Tan, Celal Ersöz ile beraberken ‘Venus’ (1959) (Ed Marshall) ; Feridun Çölgeçen, Hülya Koçyiğit’le ve Ediz Hun, Türkan Şoray’la dans ederken ‘Adiòs Muchachos’ (1927) (Julio Cèsar Sanders / Cèsar Felipe Vedani) melodileri var.
Oya’nın sorunu yıllar sonra kavuştuğu annesi Nuran’ın, manevi babası Haluk ile evlenmesiyle çözümleniyor. Pervin de, keşke kovulmayıp eğitimine devam edebilseydi.
İskender’in (dolayısıyla Eylül’le olan aşklarının) durumu çok karışık. “..Ben evliyim, çocuğum var benim. Karım da hasta. Cinnet getirdi. Bir akıl hastanesine yatırdık [‘Ne Fayda’ (1987) filminde de benzer bir konu işleniyor]..” Üzücü ama, talihsiz kadının ölümü iki aşığın kavuşmasını sağlıyor. Oysa romandaki Gabriel daha çaresiz. Karısı Alison onu aldatıyor ve ikisi de Katolik oldukları için boşanamıyorlar. Son sayfalarda, Herman’s Hermits grubunun “I’m Henery the Eight, I Am” şarkısına (1965) konu olan ve 8. Henry’nin ancak yeni bir kilise kurarak (1534) yapabildiği bir şey gerçekleşir ; Alison boşanmayı ‘kabul eder’.
İskender’in ayrılmaları için söylediği ama onları daha da yakınlaştıran sözler ; “..Sana veda etmeye geldim..Eğer senden kaçıyorsam, bu sevgimin azlığından değil çaresizliğimin büyüklüğündendir. Kaldığım her dakika aşkımız ve acımız daha çok büyüyor..”
(Yazan : Murat Çelenligil)
Sanat Yönetmeni
|
Semih Sezerli (Sanat
Yönetmeni)
|
Yapım Ekibi
|
Semih Sezerli (Yapım
Sorumlusu)
|
Ses Ekibi
|
Tuncer Aydınoğlu
(Ses Kayıt)
|
Tasarım
|
Kemal Börçetin (Teaser
Afiş Tasarımı)
|
Firmalar
|
Pesen Film (Yapım)
|
And Film (Yapım)
|
|
Acar Film (Film
Hazırlık)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder