22 Mayıs 2013

CİLVELİ KIZ (1969)

CİLVELİ KIZ 1969 ile ilgili görsel sonucu
HUNP: 8,4






Cilveli Kız

Vizyon Tarihi : 1969

Hunp : 8,4

Orijinal Dil : Türkçe

Oyuncular :
Filiz Akın Filiz Akın Kiraz
Kartal Tibet Kartal Tibet Aydın
Feri Cansel Feri Cansel Okşan
Hüseyin Baradan Hüseyin Baradan Palabıyık Ömer
Hulusi Kentmen Hulusi Kentmen Hayrullah Bey
Necdet Tosun Necdet Tosun İşportacı Tosun
Mümtaz Ener Mümtaz Ener Kiraz'ın Babası
Moris Moris Pire Mehmet
Arap Celal Arap Celal Kahveci
Faik Coşkun Faik Coşkun Ali
Zeki Sezer Zeki Sezer Hulusi
Aynur Aydan Aynur Aydan Hayrullah Bey'in Sekreteri
Nevin Akkaya Nevin Akkaya Feri Cansel Seslendirmesi
Agah Hün Agah Hün Hulusi Kentmen Seslendirmesi
Adalet Cimcoz Adalet Cimcoz Filiz Akın Seslendirmesi
Sıdıka Duruer Sıdıka Duruer
Sadettin Erbil Sadettin Erbil Hüseyin Baradan Seslendirmesi
Gülen Kıpçak Gülen Kıpçak Aynur Aydan Seslendirmesi
Zafer Önen Zafer Önen Seslendirme
Hüseyin Salıcı Hüseyin Salıcı
Kemal Ergüvenç Kemal Ergüvenç H. Kentmen Seslendirmesi
Abdurrahman Palay Abdurrahman Palay K. Tibet Seslendirmesi

Yönetmen
Senaryo
Yapımcı
Müzik
Görüntü Yönetmeni
Eser
Süre
90 dk
Tür
Özellikler
Ülke
Türkiye
Etiketler







İstanbul'un yoksul bir semtinde hasta babası ile yaşamakta olan Kiraz (Filiz Akın), işportacılık yaparak babası için gerekli ameliyat parasını denkleştirmeye çalışır. Zengin bir işadamı olan Hayrullah Beyin (Hulusi Kentmen) çapkın oğlu Aydın (Kartal Tibet) ise bir bar şarkıcısı olan Okşana (Feri Cansel) sırılsıklam âşıktır ve onunla evlenmek istemektedir. Gelin adayının bar kızı olduğunu öğrenen Hayrullah Bey bu evliliğe karşı çıkar. Ama Aydını caydıramaz. Hayrullah Bey, gemide işportacılık yaparken tanıştığı Kirazı arkadaşlarıyla birlikte işyerine çağırır. Hep birlikte Aydını Okşandan ayırmak için plan yaparlar. Buna göre Kiraz Aydını kendine âşık edecek, karşılığında yüklü bir para alarak hasta babasını ameliyat ettirecektir.



Replikler:
‘Cleoparta’nın (1963) Akademi Ödülü Adayı melodisi (Alex North) “Entr’acte / Love Theme”. Yoksul mahallesindeki Kiraz, babasının ameliyatı için ‘kara kara düşünüyor’.
Kiraz; “Doktorlarla konuştum. Ameliyat burda olamazmış diyorlar.” (Cümleyi ‘diyorlar’sız kursa daha mı iyi olurdu.)
Palabıyık Ömer; “Ya nerde olurmuş?”
Kiraz; “İngiltere’de.”
Pire Mehmet; “Vay anam vay.”
Tosun; “Bura nere..”
Ömer; “İngiltere nere.”
Mehmet; “Dünyanın bir ucu.”
Kiraz; “Bu ameliyat bize 50 bin liraya patlarmış.”
Ömer; “Bu kadar para nereden bulunur?”
Tosun; “Buluruz be… Ne yapar eder buluruz. İcap ederse banka soyarız.”
Mehmet; “Bankayı bu koca göbeğinle mi soyacaksın Tosun?”
Kiraz; “İşimiz Allah’a kaldı.”
Yalçın Ateş 6’lısı eşliğindeki Ay Feri, ‘Casatchok’un (1969) Türkçe uyarlaması (Edvard Saatçi) ‘Kaza Çok’u söylüyor; “Başımda eski kavak yelleri//Hatırla o eski günleri.”
Dans eden cıvıl cıvıl 4 işportacı; Kiraz, Palabıyık Ömer, Tosun ve Pire Mehmet. ‘Üç böcek bir çiçek’. Satışa başlamışlar, ortalık bayram yeri gibi. Hakiki İsveç çeliğinden mamul JOB Tıraş Bıçağı; ‘Top Attı Çamura Battı’ fabrikasından ‘kaşkorse’; Çorap.
Vapur ve Galata Köprüsü gibi kalabalık yerlerde tezgâh açıyorlar. Belediye’den kaçarken, Tosun bile bir dünya rekoru kırmış olabilir. Öğle yemekleri başka işportacılardan ve elbette, tek kuruş ödemeden. Lahmacuncunun olduğu sahnede Aydın’ın ‘34 HN 161’ plakalı Buick arabası görüntüye gelmişti.
Aynı tozlu sokakta oturuyorlar. Hepsi yoksul ama dostluk ve özverileri dünyanın tüm hazinelerine bedel. Diğerlerinin değil yalnızca Kiraz’ın evine konuk oluyoruz. Babası (adı söylenmiyor) bir kazada sakat kalmış. ‘Körpecik bir kızın eline baktığı için kendinden utanıyor.’ Ameliyat olup eski haline bir dönebilse. Biraz para her şeyi değiştirecek ama günü kurtarmak bile öyle zor ki. Dört kafadarın hesabına göre ‘yılda bin lira arttırırlarsa 50 yılda filan birikirmiş’.
Bura İstanbul, yoksulu da dertli varsılı da. Aynı günlerde Akay Ticarethanesi sahibi Hacı Hayrullah Bey’in ağzını bıçak açmıyor. Oğlu için ‘asil ve temiz bir aileden, namazında niyazında birini’ istemiş ama Aydın bula bula şarkıcı-striptizci Okşan’ı bulmuş. “Sülalesi Bey, Paşa. Tam 500 yıllık şecereleri var.” Bereket şoförleri Cemil Efendi uyanık biri; “Müstakbel gelininiz maalesef bir bar karısı Beyefendi. İspata hazırım Beyim”.
Okşan, Foliberjer’de Fausto Papetti’nin ‘I Remember N.2 In love with…’ (1965) uzunçalarındaki ‘Summertime’ (1935) (George Gershwin) ile soyunurken Hacı Bey de oradaydı. Evde “Vallah rızam yoktur” diye yırtınıyor ama oğlu kararlı; Başkaları ne derse desin evlenecek. ‘Aşk ferman dinlemiyor’muş.
Kader, yoksulluğun uçurumda ama umudun zirvesindeki Kiraz’la varsıl ama umarsız Hayrullah Bey’i bir vapur güvertesinde karşılaştırır. İkisi de ‘sıkışmış kul’ ve birbirinin ‘hızır’ı. Bizimkiler ‘nam olsun diye, millet menfaatine’ çorap, fanila satıyor. “Hey babam hey, batan geminin malları bunlar. Bugün var, yarın yok.” Bu sahnede filmin sürprizi ile karşılaşıyoruz. Tosun’un “Almayan pişman, buyur beyim” dediği yolcu; ‘İhsan Baysal’. O sıralar Kartal Tibet’in özel şoförüydü. Aynı yıl sinemaya başlayıp çok önemli bir sanatçı olacaktır.
Kiraz, bir köşede Aydın’ın derdiyle süklüm püklüm oturan yaşlı adama çorap satmak istiyor. Önceleri “İstemez… İhtiyacım yok… Zaten canım sıkkın” diye dirense de genç kız öyle güzel, öyle içten ve ‘Ekmek Kavgası’ nedeniyle öylesine tuttuğunu koparan biri ki sonunda “Bunlardan ver bakalım 10 tane” diyor. Aklına bir fikir gelmiş; “Sana daha iyi bir iş bulsam. Şöyle bol paralı bir iş. Kabul eder misin?”
Ertesi gün (unutulmaz ‘çikolatalı pasta’ sahnesi) işyerinde. “Hep beraber birleşip benim oğlana bir oyun oynayacağız. Sizi giydirip, kuşatıp benim evin yanındaki Köşke yerleştireceğim. Altınıza bir de lüx otomobil (bunu film boyunca göremeyeceğiz) çekeceğim… Benim kafasız oğlum bir bar kadınına âşık olmuş. Bu kadarla kalsa iyi ama kadını nikâhlamaya kalkıyor. (Demek ki ‘bar kadını’ ile beraber olmak ‘iyi’ evlenmeye kalktın mı ‘kötü’.) Kızım sen oğlumu bu kadından kurtaracaksın.” Kiraz sinirlenip “Anlamadım, sen beni ne zannettin hacı beyefendi?” diye parlıyor. Ama önerilen para ‘peşin 50 bin, iş bitince 50 bin daha’. Genç kız ona dünyanın kaç bucak olduğunu gösterirdi ama babasının ameliyatı. Zaten Hayrullah Bey’in bir şartı daha var; “Bana namus sözü vereceksin o kadını atlatıp yerine geçmek yok.” Bilmiyor ki Kiraz’a ‘koca’ değil ‘iş ve para’ lazım.
Kahramanlarımızdaki değişim müthiş. Kiraz, Avrupa’dan yeni gelmiş bir hanımefendi; Tosun, Aşçı; Ömer, Şoför; Mehmet, Mösyö Uşak. Artık ‘sosyete’ olmuşlar. “Meğer biz şimdiye kadar fare deliğinde yaşamışız da haberimiz yokmuş.” Ameliyat için gerekli paranın piyangodan çıktığına inandırılan baba, İngiltere’ye gider.
Kiraz’ın ilk yaklaşma denemeleri pek başarılı değil. Ama sonunda Aydın’la birbirlerini sevmeye başlarlar. Bu arada Okşan’ın gerçek niyeti ortaya çıkıyor; “Sadece paran için evlenecektim seninle. Ama… çok daha zengin birini buldum. Yoksa ne boynuzlar taktıracaktım sana.”
İki gencin aşklarını Boğaz ve fayton gezisi sırasında izliyoruz. Gece kulübünde Fausto Papetti’nin ‘Sax e Ritmi’ 45’liğindeki (1962) ‘Amado Mio’ (1946) (Allan Roberts / Doris Fisher) ile dansları çok güzeldi.
Aydın, bu kez Kiraz’la evlenmek isteyince yine kıyamet kopar. Babası “Yandın Hacı Bey. Giden barcı, gelen işportacı” diyor. Genç kıza davranışı çok kırıcı; “Oğlumla evlenmeyi aklından çıkar. Buna asla müsaade etmem asla. Öbürüne nasıl çare bulduysam sana da bulurum.”
Dört arkadaş yine ‘geldikleri yere dönmüşler’. “Fakat Kiraz eski Kiraz değildi artık. Tüm yaşama gücünü, neşe ve canlılığını kaybetmiş, gülmeyi unutmuştu sanki. Onun hüzün ve kederi arkadaşlarına da sirayet etmişti.” Aydın’ın da ‘dünyası yıkılmış’. ‘Aşka Tövbe’de (1968) Nazan’la evlenemeyen Mübin’e benziyor. İçki, sigara. Tek fark, ‘kumar’ın yerini gazinoda gördüğümüz ‘iki kadın’ almış. (Kiraz da, benzer şekilde, üzüntüsünü iki erkekle gidermeye çalışsaydı seyircinin tepkisi ne olurdu acaba.)
Bu günlerde genç kızın babası ‘karanlık gecenin parlayıp sönen tek yıldızı gibi’ geri gelir. Fondaki ses (Abdurrahman Palay) ‘tamamen iyileşmiş’ diyor. Ama görünen tek fark; Giderken koltuk değnekliydi, gelirken bastonlu. “Demek istiyorum ki senin kıza Milli Piyango vurmadı.” Mahalle kahvesindeki Ali’nin söylediklerine kızıp kızını tokatlıyor. Bu arada Aydın da ‘yoksul işportacı’sının yerini bulmuş.
Filmin sonunda herkes (ve Kartal Tibet’e ait ‘34 HA 578’ plakalı kırmızı Mercedes) bir mektup bırakıp giden Kiraz’ın peşinde. Genç kız ‘çok uzaklara’ gideceğini yazıyordu. Fazla uzaklaşamadan birbirlerine kavuşurlar.
‘All Alone Am I’ (1962) (Manos Hadjidakis / Arthur Altman). Aydın, sevdiğinin yoksul sokağında.
Aydın; “Dur, Kiraz.”
Kiraz; “Ne istiyorsun benden?”
Aydın; “Seni… Seni alıp eve götüreceğim.”
Kiraz; “Ama ben o bildiğin Kiraz değilim. Görüyorsun işte işportacı, berduşun biriyim.”
Aydın; “Ne olursan ol, kim olursan ol seni seviyorum… Seninle evlenmek istiyorum.”
Kiraz; “Sen aklını peynir ekmekle mi yedin? Koskoca Akay ailesine işportadan gelin götürülür mü?”
Aydın; “İster işportada ister çöplükte ol gene de seni, yalnız seni isterim.”
(Yazan: Murat Çelenligil) 


Kurgu
Turgut Ören (Kurgu)
Sanat Yönetmeni
Sohban Koloğlu (Sanat Yönetmeni)
Yapım Ekibi
Memduh Karakaş (Yapım Koordinatörü)

Kadir Çakar (Yapım Sorumlusu)

Feyzi Barlas (Yapım Sorumlusu)
Yönetmen Ekibi
Erkan Işıklar (Yönetmen Yardımcısı)
Kamera Ekibi
Hüseyin Karındoyuran (Kamera Asistanı)
Işık Ekibi
Şevket Yılmaz (Işık Şefi)
Ses Ekibi
Marko Buduris (Ses Kayıt)
Müzik ekibi
Nesrin Sipahi (Şarkılar)

Gönül Akkor (Şarkılar)

Ajda Pekkan (Şarkılar)
Firmalar
Erler Film (Yapım)


Saner Film (Film Hazırlık Stüdyosu)



 TESBİHNAME.COM

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Film açılmıyor acil yardim