Hunp: 8,2 Follow @filmnostalgi Tweet |
Affedilmeyen
Vizyon Tarihi : 1966
Hunp : 8,2
Orijinal Dil : Türkçe
Orijinal Dil : Türkçe
Oyuncular :
|
Cüneyt Arkın | Yalçın Arkan |
|
Filiz Akın | Esin Denizel Arkan |
|
Mümtaz Ener | Kerim Denizel |
|
Yılmaz Köksal | Baterist |
|
Gürel Ünlüsoy | Bahri Çakaloğlu |
|
Dursune Şirin | Dadı |
|
Faik Coşkun | Meyhaneci |
|
Mustafa Dağhan | Doktor |
|
Zeki Sezer | Savcı |
|
Serdar Gökhan | Kumarbaz |
|
Hayri Esen | Cüneyt Arkın Seslendirmesi |
|
Agah Hün | Seslendirme |
Yönetmen
|
|
Senaryo
|
|
Yapımcı
|
|
Müzik
|
|
Görüntü Yönetmeni
|
|
Süre
|
86 dk
|
Tür
|
|
Özellikler
|
|
Ülke
|
Türkiye
|
Etiketler
|
Gurur yüzünden birleşemeyen bir çiftin
hikâyesi anlatılır. Esin, pavyonda dinlediği şarkıcı Yalçın’a karşı tarif
edemediği bir yakınlık hisseder. Ancak Yalçın fakir bir gençtir. Aşkları bu
maniyi aşacak gibidir. Esin, hesap edemediği bir tuzağa düşene kadar saadetleri
sürer. Genç kız, uzaktan akrabaları Bahri’den yardım ister. Oysa Bahri,
ikilinin birbirinden kopmasının sebebi olacaktır. (Ayşe Adlı)
Replikler:
Esin (Filiz Akın) amcasıyla (Mümtaz Ener) birlikte yaşamaktadır. Geçmişte yaptığı hatalardan dolayı dayısından özür dileyerek aralarına dönen Bahri’nin (Gürel Ünlüsoy) hayattaki tek amacı ise paradır. Esin bir akşam arkadaşlarıyla birlikte gitt iği pavyonda piyanist Yalçın’la (Cüneyt Arkın) tanışır ve aralarında bir duygusal bağ gelişir. Esin Yalçın’dan müzik dersleri almaya başlar. Bu aynı zamanda ikisi için de tutkulu bir aşkın müjdecisidir...Bahri bunu fırsat bilerek durumu amcasına iletir. Amcası Esin’in tanımadığı yoksul bir müzisyenle birlikte olmasına şiddetle karşı çıkar. Ama gönül ferman dinlemez ve iki sevgili aralarında nişanlanırlar. İçinde yaşattığı kıskançlık üst düzeye vuran Bahri, garantili bir parasal gelecek gibi gördüğü Esin’i içkisine uyku ilacı koyarak iğfal eder. Esin bu olayın utancıyla Yalçın’dan ayrılmak zorunda kalır. Üstelik hamiledir de. Bunu duyan amcası Esin’in başına bu derdi Yalçın’ın açtığını sanıp, yeğeninin namusunu temizlemesi için onunla evlenmesini ister. Yalçın intikam almak için bunu kabul eder ama Esin’in hamile olduğunu bilmez. Bahri tüm ikiyüzlülüğü ile Yalçın’la dostluk kurar. Gittikleri bir kumarhanede Yalçın’ın cebine gizlice bir uyuşturucu paketi koyar. Kendi ihbarı ile gelen polis baskında Yalçın’ı tutuklar. Esin Yalçın’ın hapse girdiğini duyunca şoka girer ve bebeğini düşürür. Cezaevine gider ve Yalçın’a tüm gerçeği anlatır. Esin’in amcasının kefalet ödemesi ile şartlı tahliye olan Yalçın eve gittiğinde Bahri’yi Esin’e tecavüz etmek üzereyken yakalar. Çıkan kavga sırasında Esin Bahri’nin elinden düşen silahı alır ve onu vurur. Suçu Yalçın üstüne alır. Ama idam kararı verilince Esin dayanamaz ve herşeyi itiraf eder. Mahkeme sonucunda Esin’in kendini savunurken ölüm olayı meydana geldiği için beraat kararı çıkar. Yalçın, Esin ve amcası için güzel ve mutlu günler başlar…
‘Son Mektup’ (1969) filminde Selma ve Orhan’ın çay içtikleri Boğaz’ı gören Çay bahçesi. ‘Veda Busesi’ (Yusuf Nalkesen / Orhan Seyfi Orhon) (1951) ve aşk sarhoşu iki sevgili.
Yalçın (Hayri Esen’in sesi ile); “Kupkuru bir toprağa yağan yağmur gibi girdin hayatıma sevgilim. Buna çok ihtiyacım vardı.”
Esin (Jeyan Mahfi Ayral’ın sesi ile); “Benden önce başka yağmurlar yağmadı mı sanki?”
Yalçın; “Böylesine şiddetli bir tutkuyu hiçbir zaman duymadım. Hatta müziğe karşı bile… Ama aramızda büyük bir uçurum var. Sen çok zengin bir ailenin kızı, bense fakir bir müzisyenim. Senin her milyonun aramıza dikilmiş koskoca bir engel. “
İstanbul’da bir gece kulübü. Piyano çalan solist, saksofon, trompet, git ar ve bateri eşliğinde (Berkant’ın bir yıl sonra Vasfi Uçaroğlu Orkestrasıyla 45’lik plak yapacağı) ‘Siyah Gözler’i söylüyor; “Şimdi o siyah gözlerin//Nerde o tatlı sözlerin//Baharda kaldı dileklerim//Bil ki yolunu beklerim.” Buraların (bizim gibi) yabancısı olduğu belli olan bir genç kız, Esin, arkadaşıyla konuşuyor.
Esin; “Bu yeni bir okuyucu mu?”
Lale Belkıs’ın seslendirdiği arkadaşı; “Aa, bilmiyor muydun, en çok tutulan şarkıcı ‘Yalçın Arkan’.”
Yalçın Arkan… (‘Yalçın’ ismi Cüneyt Arkın’a yakışmamış. ‘Arkan’ soyadı bile durumu kurtaramıyor.) Sesi de kendisi gibi güzel. İlerde, uğruna neleri göze alacağı, sevgilisi Esin’e şunları söylüyor; “Hayatımın ilk hatıraları müzikle başlar. Annem (onu filmde görmeyeceğimiz gibi adını da öğrenemiyoruz) çok iyi piyano çalardı. Her şeyimi olduğu gibi müzisyenliğimi de ona borçluyum.” Esin’le ilişkisi [biraz da (Yılmaz Köksal’ın canlandırıp Pekcan Koşar’ın seslendirdiği ve adı filmde geçmeyen) baterist arkadaşının dolduruşuyla yaptığı dans önerisi kabul edilmediği için] soğuk başlamıştı. Ama Esin, daha o gece, Santo&Johnny kardeşlerin yorumuyla (1959) dinlediğimiz ‘Summertime’ (1935) (Gershwin / Gershwin&Heyward) eşliğinde dadısına ‘aradığı masal kahramanını bulduğunu’ söylüyor.
Esin Denizer… ( Kuzeni Bahri’yi saymazsak hayattaki tek yakını olan) Amcası Kerim Bey’in yanında kalıyor. ‘Babasından intikal eden hissesiyle ona yarı yarıya ortakmış’. “Ben varlık içinde doğdum. Her zaman her istediğimi paramla elde ediyordum ama gene de mutlu değil(d)im. Hiçbir zaman sevebileceğim bir erkeğe rastlamadım. Bana âşık olanlar vardı ama ben aşkla alay ediyordum. Alay ettiğim şey sonunda benim de başıma geldi.”
Bahri’nin dayısı olan Kerim Bey “Sana baktıkça bütün romatizma ağrılarım geçiyor. Bana güneş gibi iyi geliyorsun” dediği Esin’i çok seviyor. Ama ‘hergele’ diye seslendiği Bahri için söyledikleri yenir yutulur şeyler değil; “İşe sarhoş gelmek sende, kaytarmak sende, serkeşlik laubalilik yalancılık kavgacılık hangi birini sayayım be. Yok, oğlum, ben senin için fabrikamın düzenini bozamam.” Sonunda, Esin’in ricası üzerine ona ‘bir şans daha verir’.
Esin, birkaç gün sonra tekrar o pavyona gider. “Yalçın Bey, ‘Seni Andıkça’ şarkısını rica edebilir miyim?” Sezen Cumhur Önal’ın Türkçe sözleriyle dinlediğimiz ‘La Marguerite et la Bleuet’ (1966) (Patricia Carli) şarkısı bile aralarındaki gerginliği azaltmıyor; “Eski bir mektup geldi senden//Hasret dolu senelerden//Yazından ben hemen tanıdım//İçim sızladı sarsıldım.” Esin, delikanlıya yakın olmak için ondan piyano dersi almak ister. Bu şekilde başlayan aşklarının önündeki engel ‘zengin kız-fakir müzisyen’ uçurumu değil Bahri’dir.
Erdoğan Esenboğa’nın seslendirdiği Bahri… Soyadı, iki farklı şekilde yer almış. Sondaki mahkemede, Ağır Ceza Üyesi; ‘Çakaloğlu’ ve Savcı; ‘Çolakoğlu’ olarak (ikişer kez) belirtiyorlar. Film boyunca yaptıklarına bakınca Ağır Ceza Üyesinin söylediği daha uygun düşüyor.
Esin’i Boğaz’da bir balıkçı meyhanesine götürür. ‘Borulu gramofon’dan Yalçın’ın söylediği ‘Bir Gün Sana Döneceğim’ (Encore Une Fois) (1966) (Patricia Carli / Sezen Cumhur Önal) şarkısını dinlerlerken içkisine ilaç atar.
Gerisi karabasan gibi. ‘Garsoniyerine’ götürdüğü genç kıza sahip olur. Sonra da İzmir bürosunu ‘teftiş etmeye’ gidiyor.
Genç kız kimseye durumunu anlatamaz. Yalçın’dan uzaklaşır. Haftalar sonra doktorun söyledikleri; “Anne olacaksın.”
Amcası (Mümtaz Ener’in sesi ile); “..Peki ama zevahiri nasıl kurtarabiliriz… Aile şerefimizi kurtarmak için bir tek çare kalıyor. Çocuğa bir baba bulacağız, onunla evleneceksin.”
Kerim Bey, Yalçın’ın yeğeniyle evlenmesini ister. Üstelik ‘teklifi rakamlandırır’; 100 bin. Delikanlı arkadaşına şunları söylüyor; “Onla evleneceğim. Ama onu sevdiğim için değil intikam almak için. Para ile koca satın almanın ne demek olduğunu göstereceğim ona.”
Nikâhtaki konuklar arasında Nusret Ersöz’ü (1970 Ses yarışması ikincisi Serdar Gökhan) görmek çok güzeldi. (Kumar ve mahkeme sahnelerinde de var.)
’Teftiş’ten dönen Bahri (onların evliliğini gazetelerden okumuş) tekrar numaralarına başlar. Arkadaş görünerek kumarhaneye götürdüğü Yalçın’ın cebine esrar koyup durumu polise bildirir. O üzüntüyle merdivenden düşen Esin çocuğunu kaybediyor. Hapishanede tutuklu olan Yalçın’a (bu sahnede ‘Charade’ (1963) (Mancini) melodisi var) her şeyi anlatır. Kefaletle, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan delikanlı sevgilisini Bahri’nin saldırısından kurtarıyor. Esin, Yalçın’ı korumak isterken Bahri’yi öldürür. Tahmin edileceği gibi Yalçın suçu üstlenir.
John Barry’nin ‘Girl Trouble’ (1963) ve davul-trompet sololu ‘007’ (1963) melodilerinin çalındığı mahkemede iki genç suçsuz bulunup serbest kaldıklarında ‘Bir gün Sana Döneceğim’ şarkısını bu kez Patricia Carli’nin sesinden dinliyoruz.
’Zehirli Hayat’ filmindeki (1967) ‘Aşk Diyarı’. Azeri Bekirof’un hicaz şarkısı ‘Nazende Sevgilim’
Yalçın; “Amcan seni herhalde kendi çevrenizden zengin biriyle evlendirmek ister.”
Esin; “..Ölürüm de senden başkasıyla evlenmem… Yalçın, seni çok seviyorum.”
Yalçın; “Ben de seni çok seviyorum. Keşke bu kadar zengin bir kız olmasaydın. Ne olurdu, sen de benim gibi fakir olsaydın.
(Yazan: Murat Çelenligil)
Yapım Ekibi
|
Sadri Karan (Yapım
Koordinatörü)
|
Yönetmen Ekibi
|
Mehmet Bozkuş (Teknik
Yönetmen)
|
Hüseyin Karaoğlu
(Yönetmen Yardımcısı)
|
|
Kamera Ekibi
|
Hüseyin
Karındoyuran (Kamera Asistanı)
|
Post-Prodüksiyon
|
Oral Özütürk (Negatif
Kurgu)
|
Mahmut Eskici (Negatif
Kurgu)
|
|
Cemil Orhon (Laboratuar)
|
|
Işık Ekibi
|
Şevket Yılmaz (Işık
Şefi)
|
Mehmet Çakar (Işık
Şefi)
|
|
Ses Ekibi
|
Marko Buduris (Ses
Kayıt)
|
Müzik ekibi
|
Ali Çetinkaya (Şarkılar)
|
Firmalar
|
Erler Film (Yapım)
|
Yıldız Stüdyoları
(Film Hazırlık Stüdyosu)
|
.jpg)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder