HUNP : 8,3 Follow @filmnostalgi Tweet |
Vizyon Tarihi : 1964
Hunp : 8,3
Orijinal Dil : Türkçe
Oyuncular :
Hülya Koçyiğit | Aliye Öğretmen | |
Ahmet Mekin | Fuat | |
Talat Gözbak | Hüseyin | |
Ali Şen | Hacı Fettah | |
Reha Yurdakul | Kumandan | |
Vahi Öz | Ömer | |
Hakkı Kıvanç | Selim | |
Hüseyin Zan | Haydar | |
Muzaffer Yenen | Maarif Müdürü | |
Selahattin İçsel | Latif | |
Nezihe Güler | Gülsüm | |
Danyal Topatan | Karaoğlu | |
Asım Nipton | Ali Bey | |
Adalet Cimcoz | Hülya Koçyiğit Seslendirmesi | |
Hayri Esen | Ahmet Mekin Seslendirmesi | |
Toron Karacaoğlu | Reha Yurdakul Seslendirmesi | |
Rıza Tüzün | M. Yenen/ A. Nipton Seslendirmesi | |
Mümtaz Ener | Ali Şen Seslendirmesi | |
Nermin Özses | Kasaba Sakini | |
Sabahat Işık | Kasaba Sakini |
Yönetmen
|
|
Senaryo
|
|
Yapımcı
|
|
Müzik
|
|
Görüntü Yönetmeni
|
|
Eser
|
|
Tür
|
|
Özellikler
|
|
Ülke
|
Türkiye
|
Etiketler
|
Ülkenin işgal altında
olduğu sırada, öğretmen okulundan yeni mezun olmuş İstanbullu idealist Aliye
öğretmen, bir Anadolu kasabasına atanır. Kasabayı benimseyeceğine, çocuklara
bir ışık, bir anne olacağına ve hiçbir şeyden korkmayacağına dair söz veren genç
öğretmen, Milli Mücadeleye destek olur ve çeşitli faaliyetlere katılır.Bunu
tasvip etmeyen yobaz Haccı Fettah, din ve namusu bahane ederek Aliye’ye iftira
atar, tüm kasaba ona inanır ve genç öğretmen idealleri, savunduğu düşünce
uğruna linç edilir.
Kurgu
|
Turgut
İnangiray (Kurgu)
|
Sanat Yönetmeni
|
Danyal
Topatan (Sanat Yönetmeni)
|
Yapım Ekibi
|
Nevzat
Altındal (Yapım Amiri)
|
Yönetmen Ekibi
|
Yılmaz Korkut (Yönetmen
Yardımcısı)
|
Alpay Ziyal (Yönetmen
Yardımcısı)
|
|
Kamera Ekibi
|
Yavuz Gönenç (Kamera
Asistanı)
|
Post-Prodüksiyon
|
Şerif Gören (Negatif
Kurgu)
|
Sezai
Elmaskaya (Negatif Kurgu)
|
|
Hilmi Başcan (Laboratuar
Şefi)
|
|
Işık Ekibi
|
Mehmet Çakar (Işık
Şefi)
|
Ses Ekibi
|
Yorgo İlyadis (Ses
Kayıt)
|
Orhan Aksoy (Senkron)
|
|
Firmalar
|
Erman Film (Yapım)
|
Replikler :
‘Overture’ (1959) (Miklós
Rózsa). ‘Ben Hur’ için yapılan altı buçuk dakikalık melodinin başlangıç kısmı
eşliğindeki konuşma.
Hacı Fettah; “Edepsiz herife bak. Peçesiz avradı takmış peşine nasıl da gidiyor. Pis Kuvayı Milliyeci. Asmalı böylelerini, ibreti âlem için asmalı.”
Kantarcıların Hüseyin; “Ömer Efendi’yi ne yaparsan yap ama Hocanıma ilişme Fettah Efendi.”
Fettah; “Kadından başka bir şey bilmez misin sen? Bu hal Kantarcıların Hüseyin’e yakışır mı hiç?”
Hüseyin; “..Dünya bu, kimi at avrat peşinde kimi bağ bahçe peşinde.”
Fettah; “Bana mı bu taş kantarcı?”
Hüseyin; “Kime bellersen artık.”
Fettah; “Kimin Ömer Efendi kadar bağı bahçesi olursa elbette herkesin gözü olur . Ee, gün ola harman ola. Elbet bir gün sorarım ben o Kuvayı Milliyeci’ye.”
Hüseyin; “Sor, sor. Bakalım bu Hocanımın hesabını ben nasıl soracağım.”
Aynı adlı romanın (1923/26) (Halide Edib Adıvar) (Özgür Yayınları-Dördüncü Basım–1999) ikinci çevrimi.
‘Muallime’ Aliye… ‘Yüzü bir gül goncası, gözleri iki kocaman menekşe’. Yemen, Kafkasya derken Suriye’de şehit düşmüş bir Yüzbaşı ile ince hastalıktan erken yaşta giden bir kadının çocuğu. Kız Öğretmen Okulu’nu bitirmiş. Herkes ‘taşra hizmetinden vebadan ürker gibi kaçarken’ o bu kasabaya gönüllü geliyor. Eşraf’tan Ömer Efendi ve karısı Gülsüm’ün yanında kalacak. Gelinlik kızları Emine’yi yeni kaybetmişler, Aliye onun yerini alır. Aile tarafından korunduğu halde başına gelmedik kalmıyor. Bir de, Emine ‘rahmetli’ olmasaydı acaba neler olurdu.
‘Toprağı toprağım, evi evim’ dediği bu kasabada çocuklara ‘bir ana bir ışık’ olacak ama ‘vazifesi hiç de kolay değil’. Sakız çiğneyen ve kavga eden (1949’daki ilk çevrimde geç geliyordu, 1973’deki üçüncü çevrimde sigara içecek) Kantarcıların Hüseyin’in yeğeni Sabri’yi dersten çıkarınca ‘burasının İstanbul olmadığını anlıyor’. Öğretmenin ‘haddini bildirmeye’ gelen Hüseyin ancak o yıllarda olabilecek bir yanıt alır; “Benim için eşraf çocuğu da birdir fakir çocuğu da.”
Öğrencilerin ‘el-tırnak’ muayenesinde ‘El Cid’ (1961) filmindeki ‘Palace Music/Love Theme’ (Rózsa) var. Derste, 20 yıl sonra yazılacak olan ‘Bu Vatan Kimin’ (1938) (Orhan Şaik Gökyay) şiirini okuyordu. (İlk çevrimde ‘Papatya’ (Tevfik Fikret) ve üçüncü çevrimde aynı şairin ‘Millet Şarkısı’.)
Hacı Fettah. Mümtaz Ener’in sesiyle filmin en etkili kişilerinden. Kuvayı Milliye düşmanı; “Onların kanı kâfirin kanı gibi helaldir.” Nedense Aliye’ye nefret dolu. İki amacı var. Ömer Efendi’nin topraklarına el koymak ve Aliye’yi ‘kasabanın meydanında parçalatmak’. Onun kışkırtmasıyla, ‘Muallime’, kasabalılar arasında İzmir’in işgali kadar heyecanlı bir konu olur.
Fuat Bey. Adı bir önceki filmde Tosun, 1973’deki çevrimde Tahsin. Ülkenin işgalinden sonra dağa çıkmış. “Aşkların en güzeli, en büyüğü vatan aşkıdır” demişti. Aliye, en az o kadar güzel başka bir sevgi yaşatıyor. ‘Ben Hur’ filmindeki (1959) ‘Love Theme’ (Rózsa) ile şunları söyler; “Bir gün hem de çok uzak olmayan bir gün, bu yurdun üzerindeki kara bulutlar dağılacak… Eğer bu mücadeleden sağ dönersem saadetimi paylaşmak ister misin Aliye? Benim eşim olur musun? Bekler misin beni?”
Hacı Fettah ve Kantarcıların Hüseyin, küçücük çıkarları için, Mevlit okunduğu gece düşmanı kasabaya getirirler. Kumandan (romanda Damyanos) genç öğretmene tutulur. Aliye, bu durumu cephaneliğin havaya uçurulması için kullanıyor.
Sonunda düşman denize dökülür. Ama Fettah’ın kışkırtması ile Aliye öldürülünce zafer sevincinin yerini gözyaşı alıyor. Keşke, cehaletle savaşın simgesi olan genç öğretmenin durumu Cumhuriyetin ilerdeki başarılarına bağlı olacak şekilde belirsiz bırakılsaydı.
Hacı Fettah; “Edepsiz herife bak. Peçesiz avradı takmış peşine nasıl da gidiyor. Pis Kuvayı Milliyeci. Asmalı böylelerini, ibreti âlem için asmalı.”
Kantarcıların Hüseyin; “Ömer Efendi’yi ne yaparsan yap ama Hocanıma ilişme Fettah Efendi.”
Fettah; “Kadından başka bir şey bilmez misin sen? Bu hal Kantarcıların Hüseyin’e yakışır mı hiç?”
Hüseyin; “..Dünya bu, kimi at avrat peşinde kimi bağ bahçe peşinde.”
Fettah; “Bana mı bu taş kantarcı?”
Hüseyin; “Kime bellersen artık.”
Fettah; “Kimin Ömer Efendi kadar bağı bahçesi olursa elbette herkesin gözü olur . Ee, gün ola harman ola. Elbet bir gün sorarım ben o Kuvayı Milliyeci’ye.”
Hüseyin; “Sor, sor. Bakalım bu Hocanımın hesabını ben nasıl soracağım.”
Aynı adlı romanın (1923/26) (Halide Edib Adıvar) (Özgür Yayınları-Dördüncü Basım–1999) ikinci çevrimi.
‘Muallime’ Aliye… ‘Yüzü bir gül goncası, gözleri iki kocaman menekşe’. Yemen, Kafkasya derken Suriye’de şehit düşmüş bir Yüzbaşı ile ince hastalıktan erken yaşta giden bir kadının çocuğu. Kız Öğretmen Okulu’nu bitirmiş. Herkes ‘taşra hizmetinden vebadan ürker gibi kaçarken’ o bu kasabaya gönüllü geliyor. Eşraf’tan Ömer Efendi ve karısı Gülsüm’ün yanında kalacak. Gelinlik kızları Emine’yi yeni kaybetmişler, Aliye onun yerini alır. Aile tarafından korunduğu halde başına gelmedik kalmıyor. Bir de, Emine ‘rahmetli’ olmasaydı acaba neler olurdu.
‘Toprağı toprağım, evi evim’ dediği bu kasabada çocuklara ‘bir ana bir ışık’ olacak ama ‘vazifesi hiç de kolay değil’. Sakız çiğneyen ve kavga eden (1949’daki ilk çevrimde geç geliyordu, 1973’deki üçüncü çevrimde sigara içecek) Kantarcıların Hüseyin’in yeğeni Sabri’yi dersten çıkarınca ‘burasının İstanbul olmadığını anlıyor’. Öğretmenin ‘haddini bildirmeye’ gelen Hüseyin ancak o yıllarda olabilecek bir yanıt alır; “Benim için eşraf çocuğu da birdir fakir çocuğu da.”
Öğrencilerin ‘el-tırnak’ muayenesinde ‘El Cid’ (1961) filmindeki ‘Palace Music/Love Theme’ (Rózsa) var. Derste, 20 yıl sonra yazılacak olan ‘Bu Vatan Kimin’ (1938) (Orhan Şaik Gökyay) şiirini okuyordu. (İlk çevrimde ‘Papatya’ (Tevfik Fikret) ve üçüncü çevrimde aynı şairin ‘Millet Şarkısı’.)
Hacı Fettah. Mümtaz Ener’in sesiyle filmin en etkili kişilerinden. Kuvayı Milliye düşmanı; “Onların kanı kâfirin kanı gibi helaldir.” Nedense Aliye’ye nefret dolu. İki amacı var. Ömer Efendi’nin topraklarına el koymak ve Aliye’yi ‘kasabanın meydanında parçalatmak’. Onun kışkırtmasıyla, ‘Muallime’, kasabalılar arasında İzmir’in işgali kadar heyecanlı bir konu olur.
Fuat Bey. Adı bir önceki filmde Tosun, 1973’deki çevrimde Tahsin. Ülkenin işgalinden sonra dağa çıkmış. “Aşkların en güzeli, en büyüğü vatan aşkıdır” demişti. Aliye, en az o kadar güzel başka bir sevgi yaşatıyor. ‘Ben Hur’ filmindeki (1959) ‘Love Theme’ (Rózsa) ile şunları söyler; “Bir gün hem de çok uzak olmayan bir gün, bu yurdun üzerindeki kara bulutlar dağılacak… Eğer bu mücadeleden sağ dönersem saadetimi paylaşmak ister misin Aliye? Benim eşim olur musun? Bekler misin beni?”
Hacı Fettah ve Kantarcıların Hüseyin, küçücük çıkarları için, Mevlit okunduğu gece düşmanı kasabaya getirirler. Kumandan (romanda Damyanos) genç öğretmene tutulur. Aliye, bu durumu cephaneliğin havaya uçurulması için kullanıyor.
Sonunda düşman denize dökülür. Ama Fettah’ın kışkırtması ile Aliye öldürülünce zafer sevincinin yerini gözyaşı alıyor. Keşke, cehaletle savaşın simgesi olan genç öğretmenin durumu Cumhuriyetin ilerdeki başarılarına bağlı olacak şekilde belirsiz bırakılsaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
EKSİKLER VE YANLIŞLAR İÇİN LÜTFEN YORUM YAPIN. YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.