Sayfalar

14 Mayıs 2013

YİĞİT YARALI OLUR (1966)

HUNP: 7,8







Yiğit Yaralı Olur

Vizyon Tarihi : 1966

Hunp : 7,8

Orijinal Dil : Türkçe

Oyuncular :

Yılmaz Güney Yılmaz Güney Yusuf
Hülya Koçyiğit Hülya Koçyiğit Gül
Muhterem Nur Muhterem Nur Melahat
Tuncel Kurtiz Tuncel Kurtiz Remzi Kocael
Kenan Pars Kenan Pars Şevket
Asım Nipton Asım Nipton Recep
Leman Akçatepe Leman Akçatepe Gül'ün Annesi
Hüseyin Zan Hüseyin Zan Ali
Zeki Sezer Zeki Sezer Komiser
Behçet Nacar Behçet Nacar Fabrika Bekçisi
Fadıl Garan Fadıl Garan Hurdacı İsmail
Selahattin İçsel Selahattin İçsel Çaycı
Dündar Aydınlı Dündar Aydınlı Pavyon Fedaisi
Abdurrahman Palay Abdurrahman Palay Yılmaz Güney Seslendirmesi
Jeyan Mahfi Tözüm Jeyan Mahfi Tözüm Hülya Koçyiğit Seslendirmesi
Fatoş Tez Fatoş Tez Seslendirme
Rıza Tüzün Rıza Tüzün Asım Nipton Seslendirmesi
Nevin Akkaya Nevin Akkaya Muhterem Nur Seslendirmesi
Hakkı Haktan Hakkı Haktan Ustabaşı Hakkı

Yönetmen
Senaryo
Yapımcı
Görüntü Yönetmeni
Süre
74 dk
Tür
Özellikler
Ülke
Türkiye
Etiketler








Evlenme planları yapan Yusuf ve Gül’ün, tepe taklak olan hayatlarını anlatır. Yusuf, bir demir fabrikasında işçidir. Gül ile fabrikadan alacaklı olduğu parayla evlenecektir. Fakat kendi hesabı ile fabrikadaki hesabı tutmaz. Hesapları kontrol etmek amacıyla kayıt defterini ele geçirir. Böylece yapılan yolsuzlukları öğrenir. Artık hem Yusuf hem de Gül, fabrika sahibi Remzi ve Şevket’in hedefi hâline gelirler. (Hüseyincan Eryılmaz)


Replikler:
Alex North’un ‘Cleopatra’ (1963) için yaptığı melodi ; ‘Main Title’ / ‘Farewell’ / ‘Love Theme’ / ‘Entracte (Caesar&Cleopatra)’. Evlenme hazırlığında iki işçi ve özellikle genç kızın kaçıp kurtulmak istediği gecekondu mahallesindeki konuşmaları..
Yusuf ; “Bir tek gayem var Gül, seni mutlu kılmak. Ne pahasına olursa olsun.”
Gül ; “Beni sev yeter. Beni al, kurtar bu kölelikten. Bu sokaktan, bu çeşmeden, herkesten.”
Yusuf ; “Kurtaracağım. Gideriz buradan, Fatih’e taşınırız..”
Gül ; “Beyoğlu’na.”
Yusuf ; “Beyoğlu’na. Küçük bir evimiz..”
Gül ; “Büyük bir ev, apartman. Resimlerdeki gibi.”
Yusuf ; “Büyük bir ev. İlerde küçük bir a raba..”
Gül ; “Büyük bir araba. Melahat Abla’nınki gibi.”
Jenerikte, ‘Doctor Zhivago’nun (1965) (Maurice Jarre) (“Lara’s Theme”den de güzel) ‘Main Title’ müziği ile İstanbul’da, varsıl-yoksul çelişkisini yansıtan ev görüntülerini izliyoruz.
Fatih, Çarşamba Çıkmazı’nda iki odalı bir evde oturan Yusuf, Siverek’ten gelmiş. Yardımı ile iş bulduğu Melahat Abla’nın sevgilisi Şevket Bey’in (işçilerin şapkalarında tuğla yazıyor ama çalışmalarına bakılırsa demir) fabrikasında yüzdelikle çalışıyor. Köyündeki durumu babasının yazdığı mektuptan anlıyoruz ; “..Buralarda pek çok sıkıntıya düştük. Senin gözün gibi sevdiğin sarı ineği satmaya karar verdik.” (Filmde bu konuya bir daha değinilmiyor.) Kendisi gibi bir fabrika işçisi olan Gül'le birbirlerini seviyorlar. Melahat Abla, Gül’ün yaşadığı gecekondu semtinden ‘kötü yola’ düşmüş bir komşu kızı. Gül’ün annesi, adını duymak bile istemez ama çıkarcı ve sarhoş babası Recep, onun ‘düştüğü’ yoldan gelen paraya neredeyse imrenmektedir. Yusuf'un 'analık' dediği yaşlı kadın, o hastalıklı haliyle hem fabrikada hem evde çalışırken ‘gençliğinde haraçla geçinmiş’ olan Recep, yan gelip yatmaktan başka bir şey yapmıyor. “Ar, namus diye bir şey var dünyada” diyen karısını “Ar(mış) namusmuş, hah” diye küçümsemek de cabası.
Yusuf’u, analığı gibi, hep canla başla çalışırken görüyoruz. Fabrika müdürü Remzi Bey’in “Haftaya biter mi” dediği bir iş için “Daha önce, 3 güne kadar” diyebiliyor.
Sonraları, bu ter içindeki çalışmanın her zaman olduğu gibi başkalarına yaradığını anlayacaktır. ‘Parmaklıklar Arkasında’ (1967) filminde, sürekli maaşının azlığından söz eden Ali’den farklı olarak, (aldatıldığını öğrenene kadar) işinde gücündedir, hiç yakınmaz. Alacağı yaklaşık 24 bin lirayken, “Hesabın oldukça zayıf senin” denerek 3 890 lira olduğu söylenir. (İşsizliğin bunalttığı günümüzde “Olsun, hiç olmazsa işi var” diyecek duruma gelmek ne acı.) Şevket Bey, Remzi ve muhasebeci İrfan bin bir dümenle işçilerin alacaklarına el koymakta, üstelik gizlice kumarhane işletip kalpazanlık yapmaktalar.
Emeğinin, başkalarına ‘avanta’ olduğunu öğrenen Yusuf, Gül’ün de yardımıyla dişiyle tırnağıyla bir uğraşa girişir. Genç kız, başlangıçta Melahat Abla’nın gösterişli yaşantısından etkilense de sonunda mutluluğu Yusuf’ta buluyor.
Küçük bir çayhane ve semaverli masadaki konuşmaları..
Yusuf ; “Bak, şu iki halkayı görüyor musun? Bunlar demirden de olsa bizi birbirimize bağlamaz mı?”
Gül ; “Paslı teneke de olsa bağlar Yusuf. Sen dememiş miydin ‘el ele olmak yeter’ diye. El ele olacağız. Sen benimsin ya yeter. Başka bir şey istemez.” 



YİĞİT YARALI OLUR 1966 ile ilgili görsel sonucu
 TESBİHNAME.COM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

EKSİKLER VE YANLIŞLAR İÇİN LÜTFEN YORUM YAPIN. YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.